Rahmân ve Rahîm olan Allâh’u Teâlâ’nın ismiyle…
Hamd, Müslümanları gözetip koruyan, el-Hafîz olan Allâh’u Teâlâ’ya mahsustur. Haramdan her daim uzak duran, güzel olmayan söz ve davranışlardan sakınan Rasûlullâh’a, âline ve ashâbına salât ve selâm olsun.
Değerli okuyucu! Bilinmelidir ki, Allâh’u Teâlâ ile aramızdaki bağı güçlendirmenin önemli yollarından biri iffetli Müslümanlar olarak haramlardan uzak durmaktır. Allâh’u Teâlâ’nın râzı olduğu işlerle uğraşmak, Rasûlullâh’ın (sallallâhu aleyhi ve sellem) sünnetine sarılıp boş ve faydasız işlerden uzak durmak her Müslüman üzerine farzdır. Nitekim Allâh’u Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Bu onlar için daha arındırıcıdır. Allâh onların bütün yaptıklarından haberdardır.” [Nur: 24/30]
Asrımızda gençlerin en çok zorlandığı unsur, gözlerini haramdan koruyup şehveti dizginlemektir. Günümüzde insanın şehvetini tetikleyecek birçok araca kolayca ulaşılmaktadır ve özellikle herkesin evinde hatta cebinde bulunan internet, kişiyi istemeden de olsa her an harama çekmeye müsaittir. Hassaten sosyal medyada gezen gençler, tetiği her an çekilecek bir namlunun ucunda durur gibi haramı görmeyi âdetâ beklemektedir.
Minhâc Dergi’si olarak bu sayımızı iffet kavramına ayırdık. Rabbimizden niyâzımız; bu yazımızla şehvet kavramını ele alıp özellikle gençlerimize şeytanın tuzaklarından korunmak için tavsiyeler vermektir.
Yardım ve başarı Allâh’u Teâlâ’dandır.
Şehvetin Tanımı
Şehvet lügatte, bir şeyi istemek, şiddetli arzulamak ve tutku manalarına gelmektedir. Kur’ân-ı Kerîm’de ise şehvet, cinsel istek manasında da kullanılmıştır. Halk arasında şehvet kelimesi, karşı cinse duyulan şiddetli arzu ve istek anlamında kullanılmaktadır.
Bu istek bütün insanlarda yaratılmış bir duygudur. Korku, mutluluk, sevgi gibi fıtrî bir duygudur. Aslında iftar vaktini beklerken yemek kokusundan gelen açlık da şehvet duygusundandır. Bu şehvet cinsel bakımından değil, yeme-içme bakımından istek ve arzudur. İnsanın açlık, susuzluk, uyku gibi istekleri olduğu gibi cinselliğe karşı duyduğu arzu ve istekleri de vardır. Bu istekler kişinin imtihan olduğu miktarda, fazla da olabilir, az da olabilir. Bazı insanların paraya, güce veya mala karşı şehvetleri ağır basabilirken, bazıların da cinselliğe karşı şehvetleri ağır basabilir.
Bütün bu duyguları bastırmanın veya kontrol etmenin yöntemleri vardır. Müslümanlar, helal olan yöntemler ile nefislerini terbiye etmekle ve haram olandan kaçınmakla yükümlüdürler. Haram olan yöntemler şeytanın aldatmacasıdır ve kişiyi kötülükten kurtarmaz, aksine gittikçe kötülüğe çeker. Hayır ise helal olan yollardadır.
Cinsel arzuları bastırmanın bazı yollarını ele alalım.
Şehvetini Fark Etmek
İnsan vücudunun evreleri vardır ve her evrede duygular ve istekler farklıdır. Bebekler ve çocuklar genellikle yiyecek, giyecek, güven ve sevgi dahil olmak üzere, hayatta kalmak için ebeveynlerine ihtiyaç duyarlar ve onlara bağlı bir hayat yaşarlar. Çocuklar basit şeylere istek duyarlar ve şehvet duygusunu henüz edinmemişlerdir.
Ergenlik çağından itibaren insan daha çok başkalarının düşünceleri ile ilgilenmeye ve diğerlerinin kendileri hakkında düşündüklerini irdelemeye başlarlar. Kişi kendi kimliğini ve değerlerini oluşturmaya başlar. Bedenindeki hızlı gelişmelerle birlikte farklı duygular oluşmaya devam eder ve bunları keşfeder. Bu duygulardan biri de şehvet duygusudur.
Bu evredeki gençler artık helali ve haramı ayırt etmeyi ve haramlardan kaçınılması gerektiğini öğrenmiş olmaları gerekir.
Kişi şehvetinin farkında olmalıdır ve onu tetikleyen unsurları öğrenmelidir. Bilmelidir ki şeytan ve nefis onun en büyük düşmanıdır ve her zaman boş bulunduğu anı bekler. Şehvetini uyandıran şeyler belki bir kişi, bir yer veya bir eşya olabilir. Belki de can sıkıntısı, yalnızlık veya tembellik gibi bir duygu da olabilir. Fakat hepimiz biliyoruz ki en tetikleyici aletler, telefon, internet ve sosyal medyadır. İnsana bütün duyguları açıktan ve gizliden istediği gibi yükleyen, büyükten küçüğe herkesin cebinde gezen ve evinde bulunan bir alet…
Şehvete düştüğümüzde ilk başta buna sebep olan şeyi araştırmamız gerekir. Tetikleyicilerin farkında olursak ona göre bazılarını hayatımızdan çıkarabilir veya önleyebiliriz. En azından sağlam bir plan kurabilir veya sınırlar çizebiliriz.
Şehvetin evreleri vardır ve genellikle bir düşünce ile başlar. Ondan sonra hayal gücümüz onu daha da güçlendirir ve kişiye memnuniyet veya zevk verir. Bundan sonra kendisine güçle çeker ve en sonunda kişiyi uygulamaya götürür. Yapmamız gereken en önemli şey ona başlangıçta engel olmaktır çünkü işin sonunda onu durdurmak oldukça zordur.
Gözlere Sahip Çıkmak
Şehvet aslında tasmaya bağlı olan bir köpek gibidir. Her şeyle ilgilenir ve sürekli bir şeyler onu kendisine çeker. Sahibi onun ipini sağlam tutar veya kısaltırsa onu gitmemesi gereken yerlerden koruyabilir. Bu bakımdan gözlerimizi konu alırsak. Günümüzde her platformda ve her yerde gözlerimiz tehlikededir. Reklamlarda ve afişlerde, insanların giyiminde ve ahlakında artık hayâ kavramı yerin dibinde bir konumdadır. O kadar ki insanın dışarı çıkıp etrafına bakması bile tehlike arz etmektedir.
Ebû Hureyre’den (radiyallâhu anh) rivayet edildiğine göre Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Âdemoğluna zinadan nasibi takdir olunmuştur. O buna mutlaka erişir. Gözlerin zinası bakmak, kulakların zinası dinlemek, dilin zinası konuşmak, elin zinası tutmak, ayakların zinası yürümektir. Kalbe gelince o, arzu eder, ister. Üreme organı ise, bunu ya gerçekleştirir, ya da boşa çıkarır.” [Buhârî, Müslim]
Gözleri sakınmak bizlere ayetler ve hadisler ile emredilmiştir. Gözlerden hâriç kulaklar da buna dahildir. Bazı gayri ahlâkî görseller özellikle erkekler arasında çok yaygındır. Kadınlar ise genelde duydukları ve okudukları ile kendilerini harama sevk ederler. Müslümanlar bu işlerden kesinlikle uzak durmalıdırlar ve bu tehlikelerden kaçmalıdırlar. Allâh’u Teâlâ bunu bizlere emrediyor: “Zinaya yaklaşmayın! Çünkü o hayâsızlıktır, çok kötü bir yoldur.” [İsrâ: 17/32]
Helal Yollara Başvurmak
Kişi bu duygu ile ne yapmalı peki? Aç olan, susuz olan bir Müslüman nasıl ki helal yemek yiyor ve helal içecekler içiyorsa, o arzularını nasıl helal yollar ile karşılıyorsa, karşı cinse de helal bir yolla ulaşması gerekmektedir. Bu ise ancak nikahla caizdir. Nikah, hem insanın iç huzurunu sağlar hem de toplumsal düzeni korur. İslâm’da erkeklerin belirli şartlarla birden fazla eşle evlenmesine izin verilmiştir. Eğer şartlar el verirse cariyeler edinmek de caizdir.
Bu şekilde şehveti gidermek kişi için mümkün değilse onu unutturacak, onu ondan alıkoyacak yollara yönelmelidir. Oruç tutmak şehveti bastırmanın en güçlü yollarındandır. Abdullâh ibn Mes’ûd’dan (radiyallâhu anh) rivayet edildiğine göre Rasûlullâh (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
“Ey gençler topluluğu! Sizden evlenmeye gücü yeten evlensin. Çünkü evlenmek gözü haramdan daha çok korur ve ferci de daha çok muhafaza eder. Evlenmeye gücü yetmeyen de oruç tutsun. Çünkü oruç onun için bir kalkandır” [Buhârî, Müslim]
Harvard Üniversitesi tarafından bilimsel olarak ta kanıtlanmıştır ki: Kişi oruç tuttuğu zaman libido gibi cinsel isteği gerektiren unsurlar vücut içinde dengelenir ve azalır.
Kısacası kişi evlenebiliyorsa evlenmesi gerekir, evlenemiyorsa çokça oruç tutması gerekir. Aksine cinsel içerikli haram yollara başvurursa dipsiz bir kuyuya atlamış demektir. Kendisini onunla tatmin edeceğini düşünüp daha da kötü durumlara düşecektir. Hem fıtrî, hem cinsel, hem zihinsel ve en önemlisi uhrevî açıdan zarara uğramıştır.
Zihni Meşgul Etmek
Boş duran insanlara şeytanın tuzakları daha da ağır gelir. Hem dünyevî ve hem uhrevî işlerden uzak olan ve sürekli boş vakti olan kişiler yanlış şeyler düşünmeye başlarlar. Özellikle yalnız kaldığında insanın aklına cinselliğin gelmesi ve şeytanın tuzaklarının isabet etmesi daha olasılıklıdır. Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Hastalığın için sıhhatinden, ölümün için hayatından istifade et. Vaktini boş geçirme.” [Buhârî]
Bilinmelidir ki her şehvet duygusu ne kadar güçlü ve sinir bozucu olursa olsun geçicidir. Ne kadar zor olsa da yaklaşık yarım saat boyunca kişi başka bir işle meşgul olduğu zaman o duygulardan kurtulmuş olur. İbâdet etmek, okumak, temizlik yapmak, insanlarla konuşmak, çalışmak gibi zihni meşgul eden işler onu başka şeyler düşünmekten alıkoyacaktır.
Sosyal Medyada Dikkatli Olmak
İnsanlara bugün interneti kullanmayı yasaklamak oldukça zor ve bazıları için neredeyse imkansız bir durumdur. Fakat kişi farkında olmalıdır ki içerisinde gezindiği orman dikenlerle doludur ve her an en küçük bir gevşeklikte kişi harama düşebilir. Özellikle bazı gereksiz sosyal medya platformları kullananlar daha da tehlikeli bir meydana ayak basmıştır ve bunlardan kurtulmak zorundadır. Kişi kendini tutamıyorsa gerekirse Youtube dahil daha da genel platformlardan da uzak durmalıdır. Bu da yaramıyorsa tuşlu telefona geçmesi gerekebilir. Allâh’u Teâlâ’nın rızâsını gözetip haramlardan kaçınmak her şeyden önceliklidir.
İlişkilerde Sınırları Korumak
Sosyal platformlar dışında kişi aile ve arkadaş ilişkilerinde de sınırlar koymalıdır. Küçükken edinilen yakınlıkların ergenlik çağında kopması gayet doğaldır. Buluğ çağına eren kız ve erkekler artık birbirleri ile yakınlık kurmamalıdır. Özellikle aile arasında teyzekızı ve teyzeoğlu, amcakızı ve amcaoğlu gibi yakın akrabalar bir arada durmamalı ve arkadaşlık kurmamalıdır. Onlar artık birbirlerine haramdır.
Bu ortamlarda aileye ve ev hâline tepki göstermek belki zor olabilir fakat haramdan kaçınmak ve Allâh’u Teâlâ’nın râzı olmadığı ortamdan kaçınmak çok daha önemlidir. Erkekler erkeklerle oturmalıdır, kadınlar ise kadınlarla oturmalıdır. Çocukların yaşları yaklaştığında da bu ortamlarda ayrım yapmaları onlar için daha sağlıklı ve kolay olacaktır. Aksi halde ilerleyen yaşlarda da yanlış arkadaşlıklar edinme ahlâkına sahip olabilirler. Büyükler bu konuda gençlere dikkat etmelidirler ve onları eğitmeleri gerekir.
Hâtime
Bil ki! İffetimizi koruyan ve duygularımızla bizi imtihân eden Allâh’u Teâlâ’dır. Nefislerimizin şerrinden ve amellerimizin kötülüğünden ancak O’na sığınırız. Bu sebeple Allâh’u Teâlâ’ya çokça duâ etmemiz gerekmektedir. Duyguları kontrol etmenin ve kötülüklere engel olmanın en büyük silahı sabırdır. Bizler ne kadar Allâh’u Teâlâ’ya yönelirsek, sabretmemiz de o kadar kolaylaşacaktır. Bu kurtuluşa ermenin tek yoludur.
Aksine şeytanın yolundan gidenler bir bataklık içindedirler ve yapılan her kötülükte daha da dibe çekilirler. Nitekim Ebû Hureyre (radiyallâhu anh) Rasûlullâh’tan (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle rivayet etmiştir: “Kul, bir günah işlediğinde kalbinde siyah bir nokta oluşur. Tevbe ettiği takdirde cilalanıp silinir. O günahı tekrar işlediği / günaha devam ettiği zaman, o siyah nokta da gittikçe büyür, kalbi istila eder. İşte bu husus, ”Hayır! Doğrusu onların işlemekte oldukları kalplerini paslandırmıştır” [Mutaffifin: 83/14] ayetinde geçen paslanmadır.” [Tirmîzî]
Allâh’u Teâlâ’nın merhametine sığınarak yaptığımız yanlışlardan tevbe etmeliyiz. O’nun yardımıyla nefsimizi tezkiye edip iffetimizi korumalıyız. Sabır ve teslimiyet ile şehvetimize karşı olan savaşı başarıyla kazanmalıyız. Her düştüğümüzde daha da sağlam bir duruşla ayağa kalkmalıyız. Haramlardan kaçınmanın tek yolu ondan uzak durmaktır.
Duâ
Rabbim! İffetimizi koru ve bizleri haramlardan muhafaza eyle! Yanlışlara sürükleyen şeylerden ve boş işlerden bizleri uzak tut, bizleri hayırla meşgul et! Senin râzı olduğun şekilde yaşamayı nasip et, şeytanın icatlarını ve tuzaklarını görmeyi bizlere nasip et! Allâhumme âmîn…
Bir sonraki yazımızda buluşmak ümidiyle, sizleri Allâh’u Teâlâ’ya emânet ediyoruz.
Minhâc Dergisi 13. Sayı | Nisan 2025 | Erdem Onur
Bir Cevap Yaz