En güzel isimlerin ve yüce sıfatların sahibi Allâh’ın ismiyle…
Hamd, kullarını el-Fâtır ismiyle fıtrat üzere yaratan Allâh’u Teâlâ’ya mahsustur. Salât ve selâm, ahlâk medresesinin mümtaz muallimi olan Nebimiz aleyhisselâm’ın üzerine olsun.
Hidayet kaynağı olan Kur’ân-ı Kerîm, kulun yaşamının her alanında olduğu gibi evlilik ve neslin devamı hususunda da rehberlik etmektedir. Bununla helal ve haram sınırlarını belirlemiş, ailenin ve toplumun huzuru için zararlı davranışlardan kaçınmayı emretmiştir. Bu bağlamda Kur’ân-ı Kerîm, Lut kavminin düştüğü ahlâkî ifsadı ve ardından maruz kaldığı azabı anlatarak, hem cahiliye dönemindeki insanlara hem de kıyamete kadar vahye muhatap olacak toplumlara uyarılarda bulunmuştur. Nitekim Rabbimiz şöyle buyurmaktadır “Artık sen (Habîbim) kıssayı (onlara) anlat. Belki iyice düşünürler.” [A’râf: 7/176]
Önceki sayımızda ele aldığımız eşcinsellik kavramını, bu yazımızda Lut aleyhisselâm kavmi üzerinden okumaya çalışacağız inşallâh. Gayret bizden, yardım ve başarı Allâh Subhânehu ve Teâlâ’dandır.
Lut Aleyhisselâm ve Kavmi
Lut aleyhisselâm; Kur’ân-ı Kerîm’de onsekiz farklı sûrede (En‘âm, A‘râf, Tevbe, Hûd, Hicr, Enbiyâ, Hac, Furkân, Şu‘arâ, Neml, Ankebût, Saffât, Sâd, Kâf, Zâriyât, Kamer, Tahrîm, Hâkka) yirmiyedi yerde hakkında bilgi verilmiş hidayet önderidir. Sodom halkını irşad etmek amacıyla elçi olarak gönderilen Lut aleyhisselâm, Kur’ân’ın ifadesiyle “âlemlere üstün kılınmış” [En’âm: 6/86], “doğru hüküm yeteneği ve ilim verilmiş” [Enbiyâ: 21/74], “Allâh’ın rahmetine kabul edilmiş” [Enbiyâ: 21/75] seçkin bir kuldu.
Kur’ân-ı Kerîm’de bir ibret vesikası olarak anlatılan Lut kavmi; âyet-i kerîmeye göre kendilerinden önce hiç kimsenin yapmadığı bir fuhşu yapan kimseler olarak tanıtılmaktadır. Yüce kitabımız Lut kavmini; “fuhuş işleyen” [A’raf: 7/80] “haddi aşan” [A’raf: 7/81], “(meşru) yolları kesen” [Ankebût: 29/29], “hayâsızlığın yayılması ve sıradanlaşması için toplantılar düzenleyen” [Ankebût 29/29], “peygamber ve inananları tehdit edip alaya alan” [eş-Şuarâ: 26/167; en-Neml 27/56], “cahillik yapan” [en-Neml: 27/55], “hakka şüphe ile yaklaşan” [Kamer: 54/36], “misafirlere göz koyan” [Kamer: 54/37] kimseler olarak nitelendirmiştir. Hayâ abidesi olan ve iffetsizlikten utanan bir peygamber olan Lut aleyhisselâm kavmini eşcinsel davranışlarına karşı uyararak onları fıtrata çağırmıştır. Fakat cinsel arzularına esir olan ve hiçbir uyarıya aldırış etmeyip günahta ısrar eden kavmi, Lut aleyhisselâm’ı yalancılıkla itham edip vahiyden kuşku duymuşlardır. Kendilerini fıtrata çağıran peygamberlerine itaatsizlik edip, uyarılardan yüzçevirmeleri elim verici akibetlerinin habercisi olmuştur. Lut kavminin başına gelenler Kur’ân’da on ayrı sûrede pek çok defa zikredilmesi, konunun önemine işaret etmesi bakımından dikkat çekicidir.
Davete Karşı Lut Aleyhisselâm’ın Kavminin Karşılıkları
Lut aleyhisselâm kavmine, fıtratın önemini ve nikâhın gerekliliğini anlatmıştır. Ancak kavminin, onun bu telkinlerine karşı kendisine verdiği cevapları ise şöyle sıralayabiliriz;
- Yalancılıkla suçladılar. “Lut kavmi de peygamberleri yalancılıkla suçladı.” [Şuarâ: 26/160]
- Kimselere karışmamasını istediler ve şehre gelen yabancılarla iletişim kurmasını yasakladılar. “Biz seni, elâlemin işine karışmaktan men etmemiş miydik? dediler.” [Hicr: 15/70]
- Sürgün etmekle tehdit ettiler. “Kavminin cevabı ise sadece, ‘Çıkarın bunları memleketinizden!…’” [A’râf: 6/82] “Dediler ki: ‘Ey Lut! (İşimize karışmaktan) vazgeçmezsen mutlaka (şehirden) çıkarılanlardan olacaksın!’” [Şuarâ: 26/167]
- Alay ettiler. “Güya onlar kendilerini fazla temiz tutan insanlar!..” [A’râf: 6/82]
- Ahlâksızlıklarına karşı çıkılmamasını, hatta desteklenmesini istediler. “Dediler ki: ‘Senin kızlarında bizim bir hakkımız olmadığını biliyorsun. Ve sen bizim ne istediğimizi elbette bilirsin.’” [Hûd: 11/79]
- Azap uyarılarını ciddiye almadılar. “Andolsun ki, Lut onları bizim şiddetli azabımızla uyardı. Fakat onlar bu tehditleri kuşkuyla karşıladılar.” [Kamer: 54/36]
- Kendilerine vaadedilen azabın gelmesini istediler. “Kavminin cevabı, ‘Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi Allâh’ın azabını getir bize” demeden ibaret oldu.’” [Ankebût: 29/29]
Lut Kavminin Helak Edilmesi
Lut aleyhisselâm’ın telkinlerini dinlemeyip, eşcinsel ilişkilerine ve bozgunculuğa devam eden halkın üzerine helak etmek üzere elçiler gönderildi. Bu elçiler önce İbrahim aleyhisselâm’a uğrayarak telaşa kapılmaması için Lut kavminin helak edileceğini fakat Lut ve ailesinin kurtulacağını haber verdiler. Daha sonra Lut aleyhisselâm, Sodom’a varan elçileri şehrin kapısında karşıladı. Lut aleyhisselâm’ın elçileri ağırladığını duyan şehrin erkekleri, genç-yaşlı demeden evin önünde toplandılar. Elçilere tecavüz etmek için Lut aleyhisselâm’dan misafirlerini istediler. Lut aleyhisselâm ise: “Bunlar benim misafirlerim, beni utandıracak bir şey yapmayın. Allâh’tan korkun, misafirlerimin önünde beni rezil etmeyin!” [Hicr: 15/68-69] dedi. Elçiler Lut aleyhisselâm’a kendilerinin, Allâh’ın elçileri olduklarını ve dışardakilerin ona dokunamayacaklarını söylediler. Lut aleyhisselâm’a gece olduğunda eşi hariç ailesini alıp yola çıkması gerektiğini bildirdiler. Lut aleyhisselâm’a sabaha karşı karısı hariç aile fertlerini alarak şehirden ayrıldılar. Allâh’u Teâlâ katından emir geldiğinde şehir altını üstüne getirildi, gökten sağanak halinde balçıktan taşlar yağdırıldı. “Yerin alt üst edilmesi hadisesini Cebrail aleyhisselâm’ın kanadını şehrin altından takıp yukarıya kaldırması ve sonra şehri ters çevirip altını üstüne getirmesi şeklinde anlatmaktadırlar. Bu şekilde üzerlerine pişmiş taşlar yağdırılmış ve şehir yerin içine gömülmüştür. Ardından Allâh’u Teâlâ, o bölgeyi etrafına fayda vermeyen bir göle çevirmiştir.” [Kurtubî: el-Cami‘ li-ahkami’l-Kur’ân]
Lut aleyhisselâm’ın kavmi sabah vakti helak edilmiştir. Çünkü sabah vaktinin rahat ve sükûnet anı olmasından dolayı azabın bu vakitte gelmesinin daha korkutucu ve ibret verici olacağı ifade edilmektedir. “Helak edilen şehirlerde yaşayan insan sayısının 400 veya 4000 kişi olduğu söylenmektedir.” [İbn Kesîr: el-Bidâye ve’n-nihâye] Kur’ân-ı Kerîm’de felaketten sadece bir ev halkı kadar insanın yani Lut aleyhisselâm’ın ve ailesinin (kızlarının) Allâh’u Teâlâ’nın inayetiyle kurtulduğu ifade edilmektedir.
“Lut Gölü’nün güney kısmında büyük bir felaketin belirtileri de büyük kara lekeler, yanmış taşlar, soğumuş lavlar, petrol ve mazot ve tabiî gaz kalıntıları şeklinde bulunuyor…” [Mevdûdî, Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi, I/468]
Sonuç
Allâh’u Teâlâ’nın sâlih kullarından olan Lut aleyhisselâm, kendisine toplumun ıslahı için verilen risâlet görevini bihakkın yerine getirmiştir. Türlü tuzaklara rağmen mücadeleden yılmaması kıyamete kadar hakka davet eden davetçilere emsal olarak Kur’ân’da kıssa edilmektedir. Lut kavmi ve Sodom şehri ise; Allâh’u Teâlâ’nın emirlerinden yüz çevirme ve peygambere yapılan itaatsizlikler neticesinde acı bir akıbet yaşamış; Allâh’u Teâlâ’nın emriyle tarih sahnesinden silinmişlerdir. Günümüzde bir peygamber bulunmamasına rağmen Kur’ân, Lut kavminin peygamberlerine yaptığı itaatsizliğe dikkat çekmektedir. Çünkü peygamber, her zaman için geçerli olacak bir çağrıda bulunmuş, onlardan yaratılıştan gelen cinsel eğilimlerine geri dönmelerini istemiş, Allâh’u Teâlâ’ya karşı gelmekten sakınmaları konusunda nasihatte bulunmuştur. Bu açıdan Kur’ân, emri günümüzde de geçerli olan peygamberin uyarılarına kulak tıkanmaması konusunda tüm insanlığa seslenmektedir. Nitekim davetçilere ve uyarıcılara kapılarını kapatan, azabın ve helakın muhatabı kılınır.
Dersler ve Hikmetler
- “Allâh’u Teâlâ’nın insanları helak etmesine neden olan eşcinsellik sapıklığını işleyenlere ne tür cezai yaptırım uygulanacağına dair kaynaklarda farklı görüşler mevcuttur. Bu sapıklığı işleyenleri lanetleyen Nebi aleyhisselâm her iki kişinin de recmedilerek öldürülmesini emretmektedir. Ebu Bekir radiyallâhu anhu ve Ali radiyallâhu anhu bu çirkin işi işleyen kişilerin kılıçla öldürülüp cesetlerinin yakılarak kül haline getirilmesi gerektiği görüşündedirler. Ömer radiyallâhu anhu ve Osman radiyallâhu anhu ise bu kimselerin yıkılmak üzere olan bir bina içine koyularak binanın onların üzerine yıkılması gerektiği görüşündedirler. İbn-i Abbas radiyallâhu anhu ise bu fiili işleyenlerin yüksek bir binanın çatısından baş aşağıya atılmaları gerektiği kanaatindedir.” [Mevdûdî: Tefhimul-Kur’ân, 2/63-64] Neticede bu sapkınlığı işleyenlere uygulanacak ceza türlerine dair rivayetlerden de bu işin ne kadar çirkin ve kerih görülen bir iş olduğu anlaşılmaktadır
- Kıssa bize, peygamber eşi olmanın dahi bir kimseyi kurtarmaya yetmeyeceğini göstermektedir. Nitekim Rabbimiz şöyle buyurur: “Allâh, kâfirlere Nuh’un ve Lut’un eşini örnek verdi. İkisi de kullarımızdan sâlih olan iki kulun (nikâhı) altındaydı. İkisi de (müşrik kavimlerinin yanında yer alarak, kocalarına) ihanet ettiler. (Kocaları peygamber olmasına rağmen) Allâh’a karşı onlara hiçbir fayda sağlamadı. Denildi ki: ‘Girenlerle beraber girin ateşe.’” [Tahrim: 66/10]. İnsanlar soyları ile değil, kendi amelleriyle karşılık görürler. Bu hususta Nebimiz aleyhisselâm şöyle buyurmuştur: “Bir kimseyi ameli geri bırakmışsa; nesebi, soyu onu kurtaramaz, yükseltemez, ilerletemez.” [İbn Mace]
- “Helak için görevlendirilen meleklerin Lut aleyhisselâm’dan önce İbrahim aleyhisselâm’a misafir olmaları şu şekilde yorumlanmıştır. Allâh’u Teâlâ gönderdiği melekleri Lut aleyhisselâm’ın kavmini helak etmekle görevlendirmesinin yanı sıra onları müjdeci ve azap ile uyarıcı olarak da göndermiştir. Nitekim Allâh’u Teâlâ’nın rahmeti gazabından önce gelmektedir. Bu nedenle melekler Hz. Lut’un kavmini helak etmeden önce Hz. İbrâhim’i ziyaret ederek İshak adında bir oğlu olacağını müjdelemişlerdir.” [Râzî: Mefâtîhu’l-gayb, 18/11.]
- “el-Cezâu min cinsil amel” kaidesi görülmektedir. Lut aleyhisselâm kavmi geçmiştekilerin yapmadığı işi yaptıklarından dolayı, ibretlik bir şekilde helaka uğradılar. Gözlerini meşru olmayan yollarda kullandıkları için, silme kör olmuşlardı. Alçak amele, alçak bir netice verilmiştir ki ölüdenizin rakımı yeryüzünün en düşük rakımlı deniz seviyesinden 430.5 metre daha altındadır. Ayrıca Ölü Deniz, içerisinde hiçbir deniz canlısının yaşamadığı bir yerdir. Ölü Deniz, suyu ve zemini ile çok farklı ve istisnai bir denizdir. Ölü Deniz’in suyu hakkında araştırma yapan bilim adamları, 342 g/kg tuzluluk oranı ile dünyanın en tuzlu su kütlelerinden biri olduğunu söylerler. Bunun ne demek olduğunu şuradan anlayalım, okyanusa göre 9.6 kat daha tuzludur.
- Lut kavmi, azapların çeşitleri itibariyle Kur’ân-ı Kerîm’de benzeri görülmemiş bir helaka düçar olan bir kavimdir. Nitekim bu durum farklı sûrelerde tafsili olarak zikredilmiştir. “Üzerlerine azap taşları bir yağmur gibi yağdırılması” [Neml: 27/58] “O şehirlerin altının üstüne getirilmesi/yerle bir edilmesi” [Hûd: 11/82], “Üzerlerine balçıktan, pişirilmiş, işaretlenmiş taşların yağdırılması” [Hûd: 11/82], “Korkunç ses ile yakalanmaları” [Hicr: 15/73] “Yerle bir edilmeleri” [Şu’arâ: 26/172] “Üzerlerine gökten gelen bir azap” [Ankebût: 29/34] “Felâket yağmuruna tutulmaları” [Furkan: 25/40] “Üzerlerine gönderilen fırtına” [Kamer: 54/34], “Gözlerinin silip, kör edilmesi” [Kamer: 54/37]
- Meleklerin Lut kavmine güzel ve yakışıklı surette gönderilmesi, kavmin zaaflarına hitap edecek bir imtihanla karşılaştıklarına işaret eder. Bu durum da imtihanın insanların zafiyet duyduğu hususlardan geleceğini göstermektedir. Hülasa kişi, kulluk yolunda zaaflarından kurtulmadıkça, hakiki kurtuluşa erişemez.
- “Eğer dediğimi yaparsanız işte (nikâhlanmanız için) kızlarım. Sizin için onlar daha temizdir.” [Hûd: 11/78] Lut aleyhisselâm; kavminin bütün insanları için bir baba mesabesinde olduğu, bu sebeple kızlarından kastının kendi kızları olmadığı bildirilmektedir. Nitekim Nebi aleyhisselâm hadislerinde ifade edilen “Ben sizin babanız makamındayım ve size öğretirim.” [Ebu Davud] hadisini dikkate alarak, âyeti anlamak gerekmektedir.
- Kur’ân-ı Kerîm’de; Lut aleyhisselâm’ın kavminin işlediği bu çirkin davranışı, kendilerinden önce hiçbir toplumun işlemediği ahlâksız bir iş olarak anlatılmaktadır. Ve bu tutumlarından dolayı bu kavim müsrif (haddi aşan) bir topluluk olarak tanıtmaktadır. Buna mukabil her hastalığın tedavisi olmakla birlikte, eşcinselliğin reçetesi de evlilik olarak bildirilmektedir.
- Lut aleyhisselâm’ın kavminin yaptığı amellerin gizli saklı değil açıkça yapılıyor olması ve yapmayanların zorlanması; ictimaî olarak düştükleri durumu gözler önüne sermiştir. Günümüzde de azabı gerekli kılan ve toplumun sonunu getirecek bu günahın meşrulaştırılması ve gözlerimize sokulması, kavmimiz için büyük bir tehlikedir. Nitekim günahı işlemekten daha tehlikeli olan hiç şüphesiz o günaha alışmaktır.
- Halkı zalim olan bir beldeden hicrete dair; asla geriye dönüp bakmadan yolculuklarını sürdürmesi ve geceleyin yola çıkması gibi dikkat etmesi gereken kaideleri haber vermektedir. “Kavmin haberi olmadan geceleyin şehirden çık. Gecenin bir bölümünde aileni yola çıkar. Sen de peşlerine düş. Sizden kimse arkasına bakmasın. Emrolunduğunuz yere doğru devam edin.” [Hicr: 15/65]
NOT: Eşcinselliği bazı kimseler “Lutîlik” diye ifade ederek, bu çirkin eylemi pak nebinin ismine nispet etmektedirler ancak bu son derece yanlış bir söylemdir. Nitekim bilerek ya da bilmeyerek arapça nispet ya’sı ile nispet edilen bu çirkin eylemden, Rabbimizin seçilmiş iffetli nebisi fersah fersah uzaktır. Rabbimizin alemlere üstün kıldığı nebisinin ismini, mücadele ettiği bu eylemi onunla özdeşleştirecek (Haşa!) “Lutîlik” şeklindeki kullanımdan, uzak durmalıyız.
Duâmız
Ey Rabbimiz! Bizlere ahlâk medresesinin mümtaz muallimi olan Lut aleyhisselâm’ın izinden gitmeyi ve hayasızlığı yayanlara karşı durabilmeyi kolaylaştır. Allâhumme âmin
Velhamdulillâh, selâm ve duâ ile…
Minhâc Dergisi 11. Sayı | Ekim 2024 | Aladdin Cihad
Bir Cevap Yaz