Mukaddime:
Her işi en incelikleriyle bilen ve el-Halîm olan Azze ve Celle’nin adıyla…
Allâh’a hamd, Rasûlü’ne salât ve selâm olsun.
Lider olmayı istemek ile liderlik vasıflarına sahip olmayı istemek arasında büyük bir fark vardır. Lider olmayı arzulamak, riyaset sevdasıdır ki bu İslâm dininde zemmedilmiştir. Ancak muvahhidler, İslâm dâvâsı için, bir lider gibi hareket etmelidirler. Çünkü lider olmasalar da onun niteliklerine sahip yiğitler bu dâvânın öncüleri olabilirler.
İslâm tarihinin rabbânî önderlerini tanımak, liderlik vasıflarını edinmemizde büyük yarar sağlayacaktır. Öyleyse bakışlarımızı Asr-ı Saadet’e çeviriyoruz. İşte İslâm tarihinin gördüğü en faziletli halifelerinden Osman bin Affan radiyallâhu anhu… Güzel ahlâkıyla övülen aynı zamanda siyasî bir otorite olan muttakî komutan… Bu yazımızda, onun rabbânî lider olmasını sağlayan bazı niteliklere değineceğiz. Umarız bu çalışmamız, liderlik vasıflarına sahip olmak isteyen yiğitler için yol gösterici olur. Yardım ve başarı Allâh’u Teâlâ’dandır.
Osman bin Affan Radiyallâhu Anhu
Yazımıza, Osman radiyallâhu anhu’yu kısaca tanıyarak başlamak istiyoruz. Bilindiği üzere İslâm öncesi Mekke toplumu kabilelerden oluşuyordu. Osman radiyallâhu anhu’nun mensup olduğu kabile ise Mekke’nin önemli kabilelerinden Benî Ümeyye’ydi. Beni Ümeyye oldukça varlıklı, güçlü ve saygın bir kabileydi. Osman radiyallâhu anhu böyle bir kabilenin içinde yetişti.
Osman bin Affan radiyallâhu anhu’nun lakabı Zinnureyn’dir. Bedruddîn el-Aynî şöyle anlatır: “Osman radiyallâhu anhu’ya niçin Zinnureyn denirdi diye sorulduğunda, Mulehheb bin Ebu Safra; ‘Muhammed aleyhisselâm’ın iki kızıyla evlenen başka kimse yoktur’ cevabını verdi.”
Osman radiyallâhu anhu cahiliye döneminde, toplumun en faziletli insanlarındandı. Çok yönlü, güzel ahlâklı ve tatlı dilli bir insandı. O cahiliye döneminde kesinlikle putlara tapmamış, çirkin bir suç işlememiş ve şarap içmemiştir.
Cahiliye döneminde gençlerin şarkıya ve eğlenceye daldığı meclisler hiç ilgisini çekmiyordu. O’nun iffetini, şu sözünden daha iyi anlayabiliriz: “Şarkı meclislerine katılmadım, dünyalık arzuların ardına düşmedim, Muhammed aleyhisselâm’a biat ettikten sonra sağ elimle hiçbir zaman avret yerime dokunmadım, cahiliye döneminde ve İslâm’dan sonra şarap içmedim ve zina etmedim.” [Hilyetü’l-Evliya]
Cahiliyenin kirli karanlığına rağmen temiz bir gençlik geçiren Osman radiyallâhu anhu, Ebu Bekir radiyallâhu anhu’nun daveti üzerine îmân eder. Hayatını, İslâm dinine hizmet ile geçirir. Ve Hicri 35. Yılda, İslâm Devleti’nin halifesiyken, 82 yaşlarında şehid edilir. Allâh kendisinden razı olsun, Allâhumme âmin.
Osman Radiyallâhu Anhu’nun Özel Vasıfları
Osman radiyallâhu anhu, kendisinde toplanan özel vasıflarıyla tam bir rabbânî liderdi. O’nun takvâsının ve güzel ahlâkının yanı sıra, siyasî ve idarî kabiliyeti de gözler önündeydi. O’nun döneminde başarılı bir hilafet süreci olmuştur. Fetihler gerçekleşmiş ve İslâm Devleti’nin sınırları genişlemiştir. Ülke içindeki fitneler kontrol altına alınmıştır.
Şimdi Osman radiyallâhu anhu’yu başarılı bir rabbânî lider kılan, özel vasıflara maddeler halinde değinelim.
- İlim, Yönlendirme ve Eğitim
Diğer sahabemiz gibi Osman radiyallâhu anhu’da Rasûlullâh aleyhisselâm’ın rahle-i tedrisatından geçmiştir. Bu sebeple O, Kur’ân’a ve Sünnet’e hakkıyla vâkıftı. Şeriatı biliyor ve insanları doğru yönlendiriyordu. İlmin verdiği kudret ile insanları eğitmekte de mahirdi. Bu sebeple Osman radiyallâhu anhu zamanında toplum refahında ilerleme kat edildi.
İlim her şeyin başıdır. Bu sebeple liderlik vasfına sahip olmak isteyen birisi için şer’î eğitim elzemdir. Nitekim şeriattan geçmeyen siyaset ve idare ayaklar altındadır.
- Zühd ve Takvâ
Osman radiyallâhu anhu çok zengin bir şahsiyetti. Bunun yanı sıra İslâm Devleti’nin halifeliğini yaptı. Ancak, tüm bunlara rağmen hayatı boyunca zühd ve takvâsından ödün vermemiştir. O, dünya menfaatlerinin peşinden asla sürüklenmemiştir. Şurahbîl bin Müslüm şöyle rivâyet eder: “Osman radiyallâhu anhu insanlara devlet bütçesinden yemekler yedirir, onları güzelce doyururdu. Ancak kendisi evine gider, sirke içer ve zeytinyağı yerdi. Onu, bunlarla idare ederken gördüm.” [Ez-Zühd] Bu kıssa onun zühd ve takvâsını göstermektedir.
Zühd ve takvâ, liderlik vasıflarının olmazsa olmazlarındandır. Kişi, zühd sahibi olarak dünya menfaatlerinden gerektiği kadar faydalanır. Yine takvâ sahibi olarak, Rabbine karşı haram işlemekten son derece imtinâ eder. Sonuç olarak, dâvâ adamı olmak isteyen her bir Müslüman’ın zühd ve takvâ sahibi olması kaçınılmazdır.
- Cömertlik
Tüm İslâm âlemi bilir ki Osman radiyallâhu anhu sahabemizin en cömertlerindendi. Onun cömertliğini gösteren birçok vakıa yaşanmıştır. Tebûk gazvesi sırasında ordunun donanması için yaptığı destek, Rûme kuyusu’nu satın alıp Müslümanlara vakfetmesi, Mescid-i Nebi’nin genişletilmesi için arsa satın alması, Ebu Bekir radiyallâhu anhu zamanında Şam’dan getirdiği büyük kervanı infak etmesi sadece birkaç örnektir. Osman radiyallâhu anhu, dünya malına diz çöktürmüş ahiret adamıydı. Malının büyük kısmını, gözünü dahi kırpmadan infak edecek kadar cömertti.
İşte liderlik vasıflarından birisi de cömertliktir. Çünkü insanlar mal düşkünü bencil ve cimri kimseleri yadırgarlar. Eğer ümmete hizmet eden bir dâvâ adamı olmak istiyorsak, infak ehli olmalıyız. Bilinmelidir ki lider karakterli yiğit, ihtiyaç sahiplerine kol kanat gerendir. Rabbimiz, o yiğitlerin ocağına maddi-manevi bereket ihsan eylesin, Allâhumme âmin.
- Hayâ
Osman radiyallâhu anhu’nun en belirgin özelliklerinden birisi de hayâsıdır. İmâm Ahmed’in rivayetinde Rasûlullâh aleyhisselâm’ın buyurduğu üzere o, bu ümmetin en hayâlısıdır. Bir gün Ebu Bekir ve Ömer radiyallâhu anhumâ, sırasıyla Rasûlullâh aleyhisselâm’ın huzuruna girdiler. Rasûlullâh aleyhisselâm’ın duruşunda bir değişiklik olmadı. Ancak içeri Osman radiyallâhu anhu girdiğinde Rasûlullâh aleyhisselâm duruşunu ve elbisesini düzeltti. Aişe validemiz durumun keyfiyetini sorunca Rasûlullâh aleyhisselâm şöyle buyurdu: “Kendisinden meleklerin hayâ ettiği bir insan karşısında hayâ etmeyeyim mi?” [Müslim]
Rasûlullâh aleyhisselâm: “Hayânın hepsi hayırdır” [Müslim] buyurmaktadır. Hayâlı olmak, başarılı bir dâvâ adamı için çok gerekli bir haslettir. Çünkü hayâ ahlâkı, birçok hayrın davetçisidir. Hayâ, başta Rabbimizin rızasını kazandırır. Arkasından da insanların takdirine ve güvenine vesile olur. Sonuç olarak hayâ, lider karakterli olmak isteyen için elzemdir.
- Kararlılık
Kararlılık, Osman radiyallâhu anhu’nun kişiliğinin temel niteliklerinden birisidir. O, bu özelliği sayesinde fitneler karşısında dik durabilmiştir. Osman radiyallâhu anhu’nun kararlılığına bir örnek olarak; haricilerin halifeliği bırakması için baskıya almalarına karşılık, ölüm pahasına da olsa görevini bırakmamasını söyleyebiliriz. Eğer Osman radiyallâhu anhu isyancıları dinleyip duygusal davranmış ve görevi bırakmış olsaydı, toplum içinde böyle bir yöntem baş gösterecekti. Bu sayede her devlet başkanını beğenmeyenler onu görevden almak için isyan edeceklerdi. İşte Osman radiyallâhu anhu’nun kararlılığı ve azmi buna engel oldu. O, canını feda etti, ancak toplumsal düzen muhafaza edildi. Böylece hilafetin otoritesi korundu.
Lider vasıflı şahsiyetler, kararlı olmalıdırlar. İslâm dâvâsının, kararsızlara veya kararından anlık sapanlara ihtiyacı yoktur. Bu kimseler, rüzgârın estiği yöne doğru savrulan bir yaprak kadar hafiftirler. İslâm dâvâsı ise ağır bedeller ister.
- Sabır
Osman radiyallâhu anhu’nun en önemli özelliklerinden biri de sabırlı olmasıdır. Fitneler karşısında ortaya koyduğu sabrı bunu doğrular niteliktedir. Onun bu güzel ahlâkıyla ilgili olarak İbni Teymiyye rahimehullâh şunları söyler: “Osman radiyallâhu anhu başına gelen sıkıntılar karşında gösterdiği tavırla insanların en sabırlısı olduğunu göstermiştir. Evini kuşatmışlar, kendisini öldürmek istemişler ancak o sabretmiştir. Müslümanlar onu korumak için karşı tarafla savaşmak istediler. Ancak o insanları savaştan uzak tutmak istediğinden savaşılmamasını emrediyordu.” [Minhâcü’s-Sünne]
Liderlik özelliklerinden biri de sabırdır. Çünkü önder şahsiyetler sabbâr oluşlarıyla diğerlerine örnek olurlar. Sıkıntılar karşısında sabır gösteren selâmete erer. Sabır, başarıya ulaşmanın en önemli yollarından birisidir.
- Adalet
Osman radiyallâhu anhu’nun güzel vasıflarından birisi de adaletiydi. Siyasetinin özünde adaletin en güzel biçimde uygulanması vardı. Anne bir kardeşi olan Kûfe valisi Velid bin Ukbe radiyallâhu anhu’ya şarap içmesi sebebiyle hak ettiği cezayı vermiş, onu görevden alıp yerine Ebu Musa el-Eşarî radiyallâhu anhu’yu tayin etmişti. Osman radiyallâhu anhu’ya adaletsizlik isnad edenler ve iftirada bulununlar, ahirette kiminle yüzleşeceklerine dikkat etmelidirler. Osman radiyallâhu anh’a iftirada bulunmaktan Allâh’a sığınırız.
Adalet, en bariz liderlik vasıflarından biridir. Eğer bir kimse, adil olur, adaletle muamelede bulunursa, Allâh Azze ve Celle tarafından desteklenir ve güç sahibi olur. Bunun yanı sıra adaletli olan kimseler, herkes tarafından sevilirler. İnsanlar, onların yanında, kendilerini güvende hissettikleri için desteklerini sürdürürler. Öyleyse ey liderlik vasıflarına talib kardeşim! Sen de adalet ehli ol ki Rabbimiz seni şereflendirsin.
- Cesaret (Şecaat)
Osman radiyallâhu anhu, İslâm tarihinin en cesur yiğitlerinden birisidir. Mekke’nin zorlu yıllarında küfre karşı göğüs germesi, Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem ile birlikte yaptığı cihadlar ve halifeliği sırasında aldığı tehditlere rağmen vazifede sebat etmesi cesaretinin örnekleridir. Hudeybiye’de Rasûlullâh aleyhisselâm’a itaat ederek Kureyş’e gitmesi, onun cesaretini ortaya koyan en açık örneklerden biridir. Kureyş, o sıralar kana susamışçasına Müslümanların canlarına göz dikmiştir. Buna rağmen Osman radiyallâhu anhu, başına gelebilecekleri göze alır ve Kureyş’e gider. Evet, bunu yapması öncelikle Rasûlullâh aleyhisselâm’a bağlılığı sebebiyledir. Fakat bu, aynı zamanda Osman radiyallâhu anhu’nun cesaretinin de göstergesidir.
Korku insanın fıtratındandır ve buna engel olunamaz. Ancak korkaklık kabul edilemez. Çünkü bu öyle bir merettir ki adamı dâvâsından koparır ve yapacaklarına rağmen kişinin oturmasına sebep olur. Lider vasıflı kimseler şecaat ehli olmalıdırlar. Bu kimseler, hiçbir kınamacının kınamasından korkmazlar. Onlar, ölümün soğukluğunu sıradanlaştırmak için, her gün Rablerine söz verirler. Ne de olsa başa gelecek en kötü şey ölümdür. Bu da Allâh için olduktan sonra neden korkaklık edilsin?!
Sonuç
Kıymetli muvahhidler! Yazımızın başında da zikretmiştik. Liderlik makamını arzulamak İslâm’da yerilmiştir. Ancak bir lideri lider yapan nitelikleri edinmek, her dâvâ adamı için gereklidir. Bu nitelikleri edinmek de rabbânî liderleri örnek almak ile mümkündür. Bu sebeple yazımızda, îmânıyla, ahlâkıyla, siyasî ve idarî kabiliyetiyle rabbânî bir lider olan Osman radiyallâhu anhu’nun özelliklerinden bahsettik. Zikredilen bu özellikleri edinen bir kimsenin, lider olmasa bile bir lider gibi hareket ettiği gözlemlenecektir.
Müslümanların azminin iyice zayıfladığı şu günlerde Rabbimiz, bizleri liyakat ve sadakat ehli olanlardan kılsın. Ve bizleri, Ashâb’ı-Kirâm’ın izini takip eden dâvâ erlerinden eylesin, Allâhumme âmin.
Selâm ve Duâ ile…
Minhâc Dergisi 10. Sayı | Temmuz 2024 | Ali Eren
Bir Cevap Yaz