Minhâc Dergisi’nin “Sağlıklı Yaşamalıyız Köşesi” nin değerli okurları! Bizlere yeni ve faydalı bir yazıda buluşabilmeyi lütfeden yüce Rabbimize hamdederek siz değerli kardeşlerimi Allâh’ın en güzel selâmıyla selâmlarım; es selâmu aleykum ve rahmetullâhi ve berekatuhu.
Bir önceki sayımızda Ne Neye Yarıyor? Başlığı altında ele aldığımız konulara devam edeceğimizi belirtmiştik. Bu yazımızda serimize ek olarak son dönemlerde toplumda sıkça rastladığımız yaşam kalitemizi bozan, ele alınması oldukça önemli olan ve zorunlu hale gelen, gece gündüz demeden cildimizi tahriş edip kanatıncaya kadar kaşınmamıza sebep olan cilt hastalıklarından bahsederek onların çözüm yollarına değineceğiz, inşallah. Sonrasında serimize kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Uyuz Hastalığı
Uyuz hastalığı, deride yoğun kaşıntıyla reaksiyon gösteren bir hastalıktır. Bu bulaşıcı hastalık halk arasında “kurdeşen” diye de adlandırılabilmektedir. Oysaki birbirine benzer reaksiyonlar görülse de uyuz ile kurdeşen aynı hastalık değillerdir. Sorunu doğru tespit edip ona göre müdahale etmekte fayda vardır. Bu hastalığın doğal yollarla ve bazı bitkilerden faydalanarak kısa sürede Allâh’ın izniyle nasıl tedavi edileceğini araştırıp bilginize sunmaktan memnuniyet duymaktayım. Yardım ve başarı Allâh’u Teâlâ’dandır.
Değerli okurlarımız! Şunu iyi bilmeliyiz ki bu ve buna benzer tüm tedavilerden Allâh’ın izniyle verim almak istiyorsak tedavi sürecine istikrarlı bir şekilde sabır göstermemiz gerekir. Şimdi hepimizin kolay ve ekonomik yöntemlerle tedavi olabileceğimiz uyuz hastalığını kısaca tanıyalım. Uyuz akarları 0,3 milimetre uzunluğunda, sekiz bacaklı parazitlerdir. Bu canlıların cilt üzerinde bulunması şiddetli kaşıntıya sebeb olur. Genellikle sonbahar ve kış aylarında artış gösteren bu hastalık son derece bulaşıcıdır.
Uyuzun Oluşma Nedenleri
Uyuz akarlarının bir kişiden diğerine bulaşması için kısa bir süre doğrudan temas, gerekmektedir. Uyuz hastalığının diğer bulaşma şekilleri ise şunlardır:
• Demans
• Yetersiz hijyen
• Yetersiz beslenme
• Aşırı kalabalık ortamda bulunmak gibi durumlardır.
Uyuz Semptomları Nelerdir
Uyuz semptomları yaklaşık olarak 6 hafta sürmektedir. Uyuz akarlarının en yaygın görüldüğü bölgeler; parmaklar, bilekler, koltuk altları, karın, kalçalar ve kasıktır. Vücudun bu bölgelerinde kırmızı kabarcıklar ile birlikte görülen deri döküntüleri meydana gelir. Ciltte görülen bu semptomlar nedeniyle şiddetli kaşıntı oluşur. Kaşıntı ihtiyacı, daha fazla kaşınmaya neden olabilir ve bu da ikincil bir cilt enfeksiyonu geliştirme riskini artırmaktadır. Peki uyuz tedavisini bizler evlerimizde yapabilir miyiz? Bunun için nasıl bir yol izlemeliyiz? Gelin bunlara kısaca göz atalım.
Uyuz Tedavisi İçin Evde Uygulanabilen Altı Yöntem
1) Acı Biber Uygulaması: Acı biber Cilde uygulandığında kaşıntıyı azaltır ve ağrı hissini hafifletir.
2) Kaplan Balsamı Uygulaması: Kaplan balsamı Cilde uygulandığında iltihabı azaltır ve kas ağrılarını hafifletir.
3) Anason Tohumu Yağı Uygulaması: Anason tohumlarından elde edilen yağ, uyuz akarlarını öldürerek uyuz ve bit tedavisinde uygulanabilir.
4) Neem Yağı Uygulaması: Bu uygulama uyuz akarlarını öldürür ve üremelerini engeller. Bununla birlikte ağrıyı azaltır ve kaşıntıyı giderir.
5) Çay Ağacı Yağı Uygulaması: Çay ağacı yağı cilde uygulandığında uyuz akarları ve parazitlerle savaşır.
6) Karanfil Yağı Uygulması: Analjezik, antimikrobiyal ve anti-inflamatuar özelliklere sahip olan karanfil yağı, uyuzun neden olduğu kabarcıkları ve döküntüleri kurutmak için kullanılır.
Bu tip durumlarda uyuz böceğinin nefret ettiği şeyler ve solunumunu engelleyen Avustralya menşeli yüzde yüz saf ve doğal “Mosmed Çay Ağacı Yağı”ndan kükürt ve söğüt özlü şampuanının (kükürt de bu böcekler için caydırıcı farklı bir maddedir) içine kırk damla kadar damlatarak kullanılması tavsiye edilir. Şampuan olarak kullanıldığında dikkat edilmeli! Gözünüze kaçmaması gerekir! Çünkü yüzde yüz saf çay ağacı yağları çok tahriş edici olup çok da etkilidir. İşe yaraması için saçınıza veya vücudunuza uygulayıp köpürttükten sonra 2-3 dakika kadar saçınızda veya vücudunuzda bekletip sonra durulama yapılması önemlidir. Rabbimiz Teâlâ bu konudan muzdarip kardeşlerimize şifalar nasib etsin. Allahumme âmin.
Gelelim bir önceki sayımızdaki devam etmeyi düşündüğümüz Ne Neye Yarıyor? Konusuna. Değerli okurlarımız dikkat edersiniz ki hemen hemen her yazımda üzerinde önemle durduğum konu; tüm bitki, sebze ve meyveleri zaruri bir durum olmadıkça mevsiminde tüketmemiz gereğinle ilgilidir. O nedenle bu yazımda da bunu vurgulamadan geçemeyeceğim. Şimdi Allâh’ın izniyle gelelim ilkbahar ve yaz aylarında neler yiyip neler içmemiz gerektiğine… Örneğin fesleğen… Bu Rabbimizin lütfu bitkiyi hepimiz biliriz herhalde? Bir de bununla yakından tanışalım mı?
Hormanları Dengeleyen Bitki Tulsi Nedir?
Fesleğen, stres etkileri ile savaşan ve tüm vücut hormonlarını dengeleyen çok özel bir bitkidir. Ayurveda tıbbında 3000 yıl öncesinden beri kullanılan doğal bir ilaç olarak kabul edilir. Adı halk arasında; Kutsal Fesleğen olarak da bilinen bu bitki, tohumlarından, yapraklarından, çiçeklerinden ve saplarından yararlanılan evde de yetiştirilebilen bir bitkidir. Keskin kokusu ve oval şekilli yaprakları, iyileştirici özellikleri ile öne çıkar. Araştırmacılar, bu fesleğenin organ ve dokuları şu zararlardan koruduğunu belirtir:
•Kimyasal stres.
•Ağır metaller.
•Zayıf kan dolaşımı.
•Aşırı soğuk ve aşırı sıcağa maruz kalma.
•Uzun süren yorgunluk ve fiziksel stres belirtileri.
•Yoğun egzersizden kaynaklanan rahatsızlıklar.
Peki Fesleğenin Faydaları Nelerdir?
•Bağışıklık sistemini korur.
•Üreme ve merkezi sinir sistemini iyileştirir.
•Kalp sağlığını olumlu yönde etkiler.
•Stresi ve kaygıları azaltır.
•Adrenal yorgunluğu önler.
•Yüksek tiroid seviyelerini önler.
•Dengesiz kan şekerini tedavi eder.
•Akne ve sivilceleri giderir.
•Cilt enfeksiyonları ve tahrişleri ile savaşır.
•Diyabete karşı korur.
•Kanserle mücadele eder. Ateş düşürücü olarak kullanılır.
•Yüksek oranda (K) vitamini içerir.
•Hücresel sağlığı destekler ve Allâh’ın izniyle daha burada sayamadığımız birçok faydaları vardır. Sonrasında gelelim son dönemlerde öneminin bilincine varılan insan sağlığı için tartışılmaz etkiye sahip ve yeni yeni yaygınlaşıp kullanılmaya başlanan iyota.
İyot Minareli
İyot eksikliği giderek yaygınlaşan bir mineral eksikliğidir. İyot eksikliği, ciddi sağlık sorunlarına yol açsa da test yapmadan yüksek doz iyot almak da risklidir ve önerilmez. Çünkü fazla iyot almak da sağlık sorunlarına neden olabilmektedir. Bu nedenle önce iyot seviyelerinizi test ettirmeniz gerekir. İyot eksikliğiniz tespit edildiyse bir uzman desteği ile takviye kullanmaya başlamanız gerekmektedir. Başlangıçta daha düşük bir dozla başlamak genellikle en güvenilir olanıdır, ancak almanız gereken iyot miktarı kişisel sağlık durumunuza ve ihtiyaçlarınıza göre değişmektedir. İyot seviyenizi test ettirmenin dört yolu vardır: Spot idrar testi; en basit ve en hızlı testtir. En yaygın olarak kullanılan yöntemdir. Dakikalar içinde sonuç alınabilir, ancak diğer iyot testleri kadar doğru sonuç vermeyebilir. Kan testi; bu, vücuttaki iyot seviyelerini ölçmek için basit ve doğru bir testtir. Ancak, bu test sonuçlarını okumak idrar testinden daha fazla zaman alır ve çoğu laboratuvarda kullanılmayan bir testtir. İyot yama testi; iyot eksikliğini saptayabilen basit bir testtir. Bu test, %2 iyot tentürü içeren, 2 x 2 veya 3 x 3 boyutlarında iyot çözeltili bir yamanın ön kol, iç uyluk veya karın üzerinde bir bölgeye yapıştırılmasına dayanır. Çoğu iyot çözeltisi turuncu bir renk tonuna sahiptir ancak şeffaf renk olanları da vardır. Daha iyi bir sonuç için renkli olanları tercih etmeniz gereklidir. Cilt teması: basit bir yöntemle evlerinizde göbek deliğinizin etrafına 3cm çapında dairesel birşekilde iyot sürüp ve emiliminin (sürdüğünüz bölgeden) yok olma süresini gözlemleyebilirsiniz. İyot eksikliğiniz varsa, yamanın cildinizde bıraktığı renklenme kısa bir süre içinde, genellikle on iki saatten daha kısa bir sürede veya on sekiz saatte tamamen kaybolur. İyot eksikliği olanlarda iyotun ciltten daha hızlı emildiği görüşüne dayanan bir testtir. En doğru iyot testi değildir ve iyot seviyelerini kesin olarak göstermez ancak yapılması basit ve ucuz bir testtir.
Sonrasında ihtiyaç tespit edilmişse vücudun eksikliğine göre gün aşırı ikişer damla bir çay bardağı suya ya da içerisinde C vitamini barındıran herhangi bir meyveye damlatılarak yenirse ve buna istikrarlı bir şekilde devam edilirse Allâh’ın izniyle kişiye sıhhat getirecektir.
Sonrasında sağlığımıza sayılamayacak kadar faydası olan ve hemen hemen hepimizin evlerinde yemeklerimize renk ve aroma katan zerdeçala değinmeden geçemeyiz. Araştırmacılar, zerdeçal bitkisinde bulunan kurkumin maddesinin, iltihaplanma tedavisinde piyasada bulunan ilaçlara doğal bir alternatif olduğunu gözlemlemiştir. Zerdeçal bitkisinin yan etkisi oldukça azdır. Ancak kontrol dışında kullanılması ve aşırı dozda tüketilmesi mide ülserine neden olabilir. Kas spazmlarını azaltmak amacıyla da zerdeçal, zerdeçal çayı formunda tüketilir.
Yine Rabbimizin lütfu olan safran’ı unutmamalıyız. Safran, kapsül, safran yağı ve safran çayı şeklinde kas gevşetici olarak farklı formlarda kullanılır. Safran yağı safran baharatından elde edilir ve doğal kas gevşetici etkisi dışında saç, cilt ve genel sağlık durumu için çeşitli faydalara sahiptir.
Ya tadı oldukça keskin, ağızları yakan lakin sağlık açısından çok zengin zencefile ne denir? Journal of Pain’de yayınlanan bir araştırma raporuna göre, günlük düzenli tüketilen zencefil ve zencefil takviyesi kas ağrılarını orta ve büyük ölçüde azalttığı kanıtlanmıştır. Araştırmalarda, osteoartrit ağrısı çeken kişiler içinde zencefilin hipoaljezik etkiye sahip olduğu sonucuna varmışlardır. Zencefil takviyesini, zencefil kökü formunda, kuru zencefil tozu formunda ve zencefil içeren ağrı kesici jeller yoluyla alınabilir.
Birde yaz aylarında şapur şupur bayıla bayıla yediden yetmişe severek tükettiğimiz karpuzun faydalarını unutmayalım. Karpuz ve karpuz suyu, Tarım ve Gıda Kimyası Dergisi’nde yayınlanan bir araştırmaya göre sporcularda kas ağrısını azalttığı ve kalp ritminin düzenlediği görülmüştür.
Son olarak çemen otu’nun da faydalarından bahsedelim. Çemen otu, bilinen en eski ve şifalı bitkilerden biridir. Diyabet, düşük libido, yüksek kolesterol gibi birçok sağlık sorunu için terapötik olarak kullanılır. Çemen otunun kullanılan kısmı tohumlarıdır. Tohumlar kurutulduktan sonra öğütülür veya tohumların yağları çıkarılarak kullanılmaya hazır hale getirilir. Buna ek olarak kereviz ve akçaağaç şurubuna ait tat benzerliği nedeniyle de pişirildikten sonra yemeklere katılabilir. Çemen otu tohumunun içerdiği bileşikler vücuda birçok yarar sağlamaktadır. Çemen otu tohumunun faydaları şunlardır;
• Kolesterolü İyileştirir
• Sindirime Yardımcı Olur
• Antikanser Etkiler Gösterir
• Kan Şekeri Seviyelerini Düzenler
• Anne Sütü Üretimine Yardımcı Olur
• Metabolik Sendrom ile Mücadele Eder
• Vücut Dayanıklılığını ve Egzersiz Performansını Arttırır.
Sonuç
Evet değerli kardeşlerim! Bu sayızmızdaki Ne Neye Yarıyor? Serisindeki konularımızın şimdilik sonuna gelmiş bulunmaktayız. Allâh Azze ve Celle bir sonraki sayımızda buluşabilmeyi yine birbirinden faydalı bilgileri siz değerli okurlarıma ulaştırabilmemi bana nasib etsin, Allâhumme âmin. Hep söylerim; tüm doğrular kendisinde hiçbir eksiklik olmayan yüce Allâh’tan tüm eksiklikler ve yanlışlıklarda hayır duâlarınızı bekleyen bu Allâh’ın aciz kulundandır.
Kalın sağlıcakla…
Selâm ve Duâ ile…
Minhâc Dergisi 6. Sayı | Temmuz 2023 | Olcay Lokman