«
  1. Anasayfa
  2. 1. SAYI / NİSAN 2022
  3. Glütenin Zararları

Glütenin Zararları

OLCAY

Bizleri en güzel sûrette yaratan, bedenlerimizi emânet, hastalığı ve sağlığı imtihân olarak bizler için var eden Allâh’ın ismiyle… O’na yarattığı nimetler adetince hamd olsun.

Salât ve selâm ise O’nun Rasûlü Muhammed aleyhisselâm’a, âline ve ashâbına olsun.

Köşemiz sağlık ve sağlıklı beslenme. Allâh izin verirse bu köşede sizlerle sağlık ve sağlıklı beslenmekle alakalı konulardan bahsedeceğim. Rabbimizin faydalı kılması ümidi ile…

Öncelikli olarak sizlere kısaca sağlıklı beslenme sürecimin ilk aşamasından bahsetmek istiyorum. Daha doğrusu beni sağlıklı beslenmeye yönelten sebeblerden.

Allâh Azze ve Celle’nin: “Başınıza gelen her şey kendi ellerinizle hazırladıklarınızdandır” (Şûrâ: 42/30) âyetine muhâtab olan bir kişi olarak yıllarca sağlıksız beslenerek; bu faydalı mıdır, değil midir? Sağlıklı mıdır, değil midir? Diye incelemeden ne bulduysak ve kimden ne görüp duyduysak yedik, içtik. Elbette nihâyetinde vücut denilen bu fabrikanın da iflâs ettiği bir zaman olacaktı.

İşte bahsettiğim gün, çok yakın bir zamanda ansızın ve hiç beklemediğim bir anda gerçekleşti. Ülkeyi etkisi altına alan pandemi döneminin başlangıcında malum virüse karşı bağışıklık sistemimizi güçlendirebilmek için ev yapımı sirkeler, baklagiller, her çeşit sebze meyve de dâhil ne bulursak yedik, içtik. Ve bir süre sonra midemde oluşan rahatsızlıkla doktora başvurduğumda mide fıtığına bağlı ülser teşhisi konuldu. Akabinde hızlı bir kilo kaybı yaşadım. Yiyemez, içemez oldum. Ardından radikal bir karar alarak bu gidişe bir dur demenin ve bu hale çekidüzen verme zamanının geldiğini anladım. Ve araştırmalara başlayarak yeme içme alışkanlığımda ve tüm beslenme konularında deyim yerindeyse sil baştan yaptım. Araştırmalarım sonucunda sağlığın bağırsaklarda başlayıp yine bağırsaklarda bittiğini tespit ettim. Araştırmalarım sayesinde beslenme olgusunun insân sağlığı ve kalitesi konusunda ne kadar önemli olduğunu anladım. Ardından her gün araştırmalarıma ve yeni bilgiler edinmeye devam ettim. Öğrendiğim her yeni şey geçmişe bağlı pişmanlıklarımı ortaya çıkarıyordu. Bu zaman sürecinde Muhammed Mustafa sallallâhu aleyhi ve sellem’in şu hadisi beni çok etkilemişti:

“Acıkmadan yemeğe oturmayın ve sofradan doymadan kalkın. Âdemoğlu midesinden daha şerli bir kap doldurmamıştır. Oysaki ona belini doğrultacak kadar birkaç lokma yeter.” (Tirmizi)

Sonra ünlü hekim İbn-i Sîna’nın: “Yedikleriniz ilacınız, ilacınız yedikleriniz olsun” sözünü okudum. Bunlar beni oldukça etkilemişti ve bu sayede sözünü ettiğim sağlıklı beslenme sürecine adım atmış oldum.

Doktorların verdikleri ilaçları kullanmaya niyetim yoktu. Nedeni ise, ilaçların mide fıtığına bağlı ülseri tedavi amacı ile değil, ağrıları baskılamak amaçlı olmasıydı. Bunun bilincinde olduğum içinde ilaçları kullanmadım. Düşünüp karar vermek için zamana ihtiyacım vardı. Tam bu sırada Allâh Subhânehu ve Teâlâ sanal ortamda karşıma, sağlık ile ilgili faydalı paylaşımları olan “sağlıklı yaşıyoruz” adında bir platform çıkardı. Bu sitede on yıl öncesine kadar çeşitli hastalıklar nedeniyle bin türlü ilaçlar kullanan ve hiçbir faydasını göremeyen bir çifte (karı-koca) denk geldim. Bu çiftin sloganı ilgimi çekti: “Beslenme yanlış ise ilacın faydası yok. Beslenme doğru ise ilaca gerek yok.” 

Evvelinde bu çiftin dikkat çektikleri ve önemle üzerinde durdukları konu ekmeğin, glütenin, şekerin yâni aslında işlenmiş tüm gıdaların terk edilmesi gerektiğiydi. Paylaşımlarında: “Siz hala çocuklarınıza işlenmiş gıdalar mı yediriyorsunuz?” gibi nice tenkitlerde bulunuyorlardı. Zaman ilerledikçe bunları da siz değerli okurlarla paylaşacağım. Ancak bunların hepsinden evvel bu yola çıkarken irâde etmemiz gereken başlıca şey istikrar ve disiplin. Eğer istikrar olmazsa bu süreç başlamadan hüsran olacaktır. Yahut çok mücâdele edilse de istikrar bırakıldığında tüm mücâdele boşa gidecektir.

Sözünü ettiğim sosyal platformdaki çift sağlıklı beslenme sürecinde ilk yapılacak şeyin ekmek ve benzeri hamur işlerini terk etmek olması konusunda ısrarcılardı. Velev ki bu hamur işleri, siyez buğdayından, tam tahıl unundan, çavdar unundan, rüşeym katkılı undan veya evde yapılmış dahi olsa istisnâ göstermiyorlardı. Hatta kanallarına misafir olarak aldıkları doçent doktorlardan biri tahılları terk etmesiyle ilgili komik bir hikâyesini anlatmıştı. Onu da sizinle paylaşmak isterim:

“Tahıl ürünlerine herkes gibi öyle bağımlıydım ki, ekmeği ve glüteni terk edip sağlıklı beslenmeye geçtiğim dönemde canım öylesine ekmek çekiyordu ki, bir fırının önünden geçerken taze ekmek kokusundan çok etkilenip, ekmekten alıp çiğneyip tükürdüğümü bilirim. Bunu terk etmem, oldukça zaman aldı. Üç yıldır tamamen arınmış durumdayım. Glütenin tamamını terk ettim. Herkese de tahılın her türünü terk edip yeni ve sağlıklı bir hayata geçmesini tavsiye ediyorum.”  

Öyleyse bu hikâyeden çıkaracağımız şey çok zor da olsa ekmeğin bütün türevlerini hayatımızdan çıkartmak sonrasında da şeker ve işlenmiş gıdaların hepsini yâni market raflarında bulunan dayanıklı tüketim malzemelerinin tümünü terk ederek sağlığa ilk adımı atmış olacağımızdır.

Şimdi halk arasında doğru bilinen birkaç yanlışı size listelemek istiyorum. Bunlar yıllarca doğru diye öğrenilen meşhur yanlışlardır.

“Ben glüten içeren ekmek ve tahıl ürünleri tüketince sindirim sistemi sorunu yaşamıyorum o nedenle bana zarar vermiyor.”

Hayır, aslında bu çoğu sağlıkçı profesyonellerinin bile en büyük yanılgısı. Glüten isimli tahıl proteinini insân vücudu tam olarak sindirememektedir. Diğer yandan glüten tüketince sindirim şikâyetleri olmaması demek glütenin zarar vermediği anlamına gelmiyor. Glüten başta çocuklarınki olmak üzere bağırsak ve beyin sağlığı ile bağışıklık ve endokrin sistemimize zarar veren en sinsi toksinlerdendir.”

“Benim yediğim ekmek zaten ekşi mayalı ve siyez unlu olduğu için zararsız ve glütensiz.”

Hayır, aslında o hala bir glüten ve şeker deposu. Ekşi maya glüteni tamamen parçalamaz. Kan şekeriniz yine aynı şekilde yükselir. Siyez buğdayında da, tüm ata buğdaylarda da glüten vardır ve onu tam olarak sindiremezsiniz. Ayrıca siyez buğdayının yetişme koşulları ve üretim kapasitesi sınırlıdır. Menşei olan illerde bulunamazken, her yerde bu kadar siyez unlu mamulü nasıl oluyor?

Yazımın sonuna yaklaşırken yukarıda bahsettiğim doğru olduğu savunulan iki yanlışı size örnek vermek istedim. Allâh Subhânehu ve Teâlâ bizlere ömür verdiği sürece ileriki sayılarımızda da siz değerli okurlarımız bilgilendirmeye çalışacağım.

Değerli okurlarımız!

Gelin yazımda bahsettiğim slogan artık bizim de sloganımız olsun:

“Beslenme yanlışsa ilacın faydası yok, beslenme doğruysa ilaca gerek yok” diyelim ve sağlıklı yaşamak için karar verelim. Azim ve kararlılıkla başaramayacağımız bir şey değil. Unutmayın ki sağlımızı korumak, Allâh’ın bize yüklediği bir sorumluluktur. Îmânla ve sağlıcakla kalın.

Selâm ve duâ ile.

Minhâc Dergisi 1. Sayı | Nisan 2022 | Olcay Lokman

Bir Cevap Yaz