«
  1. Anasayfa
  2. 15. SAYI / EKİM 2025
  3. Cennetin Yolu Rahmet

Cennetin Yolu Rahmet

ONUR

Rahmân ve Rahîm olan Allâh’u Teâlâ’nın ismiyle…

Hamd, rahmetiyle her şeyi kuşatan, kullarının günahlarını bağışlamaya sonsuz derecede kâdir olan, er-Rahîm olan Allâh’u Teâlâ’ya mahsustur. Rahmetin en güzel tecellîsi olan, ümmetine şefkatle yaklaşan, “Ve biz seni, ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” [Enbiyâ: 21/107] buyurulan Rasûlullâh’a, âline ve ashâbına salât ve selâm olsun.

Değerli okuyucu! Yüce Rabbimiz, insanı yaratırken onu rahmetiyle kuşatmıştır. Biz dünyâya gözlerimizi rahmetle açtık, annemizin şefkatiyle büyüdük ve Rabbimizin merhametiyle yaşarız. Hayâtın her ânı aslında ilâhî rahmetin bir yansımasıdır. Güneşin doğuşu, yağmurun yağışı, toprağın canlanışı, kalbin atışı… Hepsi Rabbimizin “Rahmân” isminin tecellîleridir.

Fakat asıl mesele, bu rahmeti dünyâda fark edip onunla Cennet’in yolunu bulabilmektir. Çünkü Cennet’in kapısı yalnızca amellerle değil, Allâh’ın rahmetiyle açılır. Rasûlullâh (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Hiç kimse ameliyle Cennet’e giremez.” Ashâb: “Sen de mi ya Rasûlallâh?” deyince, “O’nun fazlı, rahmet ve mağfireti beni bürümedikçe ben de Cennet’e giremem! Yaptığım ameller beni de kurtaramaz!” [Buhârî, Müslim]

Bu hadîs, kulluğun özünü açıklar. İnsan ne kadar ibâdet etse de Cennet’e girmek, Allâh’u Teâlâ’nın rahmeti olmadan mümkün değildir. Çünkü rahmet, yaratılışın özü, kulluğun direğidir.

Minhâc Dergi’si olarak bu sayımızı rahmet kavramına ayırdık. Rabbimizden niyazımız; bu yazımızla, Allâh’u Teâlâ’nın kullarına olan sonsuz merhametini daha iyi idrâk edip, o rahmetten nasipdâr olmaya çalışmaktır.

Rahmetin Hakikati

Rahmet, sadece Allâh’u Teâlâ’nın bağışlama sıfatını değil; affetme, koruma, nimetlendirme ve kuluna şefkat gösterme gibi sıfatlarını da kuşatır. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de Allâh’u Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Rahmetim her şeyi kuşatmıştır.” [A’râf: 7/156]

Rahmetin bu kuşatıcılığı, sadece mü’minlere değil, bütün mahlûkâta yöneliktir. Bu yönüyle “Rahmân” ismi tüm yaratılanları, “Rahîm” ismi ise sâdece mü’minleri özel bir şekilde kuşatır. Yâni Rabbimizin rahmeti, bu dünyâda herkese ulaşır; âhirette ise Cennet ile netîcelenen rahmet, yalnızca Tevhîd-ehli mü’minleri kuşatır.

Cennet’e ulaşmak isteyen bir mü’min, hem Allâh’u Teâlâ’dan rahmet dilemeli hem de yeryüzünde rahmetin temsilcisi olmalıdır. Rasûlullâh (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

‘‘Rahmân olan Allâh, merhametli olanlara rahmetle muamele eder. Öyleyse, sizler yeryüzündekilere karşı merhametli olun ki, semâda bulunanlar da size rahmet etsinler. Rahim (akrabalık bağı) Rahmân’dan bir bağdır. Kim bunu korursa Rahmân onunla (rahmet bağı) kurar, kim de koparırsa, Rahmân da ondan (rahmet bağını) koparır.’’ [Tirmizî]

Demek ki rahmet, Allâh’u Teâlâ’dan beklenen bir nimet olmakla berâber, aynı zamanda bizden başkalarına yansıması gereken bir ahlâktır. Mü’minin kalbi ne kadar merhamet dolu olursa, Rabbimizin rahmeti de o kalbe o kadar iner.

Rahmetin Dünyâdaki İzleri

Rahmet, bir mü’minin ahlâkında hayat bulur. Kendisinden zayıf olana şefkatle yaklaşmak, düşeni kaldırmak, mazlumu korumak, aç olanı doyurmak gibi sâlih ameller insanın kalbine rahmet duygusunu yerleştirir. Rasûlullâh (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Merhamet etmeyene Allâh merhamet etmez.” [Buhârî, Müslim]

Nebî (sallallâhu aleyhi ve sellem), çocuklara karşı şefkatliydi. Torunlarını omuzlarına alır, onlarla oynar, onların ağlamasına dayanamazdı. Bir gün bir bedevî, torunlarını öpen Rasûlullâh’a (sallallâhu aleyhi ve sellem) şaşırarak:

“Biz çocuklarımızı öpüp okşamayız!” dediğinde, Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Allâh senin kalbinden merhameti çekip almışsa ben senin için ne yapabilirim ki!” [Buhârî, Müslim]

Rahmet, sadece insana değil, hayvana ve tabiata da yöneliktir. Bir rivâyette Rasûlullâh (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Fâhişe bir kadın, sıcak bir günde, bir kuyunun etrafında dönen bir köpek gördü, susuzluktan dilini çıkarmış soluyordu. Kadıncağız mestini çıkararak (onunla su çekip köpeği suladı). Bu sebeple kadın mağfiret olundu.” [Müslim]

Bir kediye zulmeden kadın ise Cehennem’e girmiştir. İbn Ömer’den (radiyallâhu anhumâ) rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Bir kadın, eve hapsettiği bir kedi yüzünden cehenneme gitti. Kediyi hapsederek yiyecek vermemiş, yeryüzünün haşerâtından yemeye de salmamıştı.” [Buhârî, Müslim]

Bu örnekler, rahmetin ne kadar geniş bir yelpâzeye sahip olduğunu göstermektedir. Allâh’u Teâlâ insanlara amellerine göre karşılık verirken, öteki yandan diğer canlıların da hakkını korumaktadır.

Cennetin Kapısı: Rahmet

Cennet, Allâh’u Teâlâ’ın rahmetinin en mükemmel tecellîsidir. Kur’ân-ı Kerîm’de Rabbimiz şöyle buyurur:

“Cennet de müttakîler için yakınlaştırılmıştır, uzak değildir.” [Kâf: 50/31]

Bu âyet, rahmetle yaşamış kulların, Cennette Rahmân’a yakın kılınacağını bildirir. Çünkü rahmet, Allâh’u Teâlâ’ya yaklaştıran en yüce vesîledir. Dünyâda merhametle yaşayan kişi, ahirette Rahmân’a yakın olur.

Rasûlullâh (sallallâhu aleyhi ve sellem) ümmeti için en büyük rahmet vesilesidir. O, ümmetinin günahlarına rağmen şefâat edecek, Allâh’u Teâlâ’nın izniyle nice günahkâr kullar rahmetiyle kurtulacaktır. Ebû Hureyre’den (radiyallâhu anh) rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Her peygamberin niyâz ettiği bir duâsı vardır. Ben de duâmı kıyâmet gününde ümmetime şefâat etmek için saklamak istiyorum.” [Müslim]

Ne büyük rahmettir ki, Rasûlullâh (sallallâhu aleyhi ve sellem), ümmetinin her ferdine kıyâmet gününe kadar merhametle duâ etmiştir.

Rahmeti Hak Etmek

Rahmet, her mü’min’in duâsıdır. Fakat rahmet yalnızca dil ile istenmez; fiil, kalp ve niyet ile yaşanır. Mü’min, Allâh’u Teâlâ’nın rahmetini hak etmek istiyorsa, günahlarına tövbe etmeli, insanlara yumuşak davranmalı, kalbinde kin taşımamalı, yeryüzünde bozgunculuk yerine ıslahı tercih etmelidir.

Nitekim Allâh’u Teâlâ şöyle buyurmuştur: ‘‘Yeryüzünde ıslahından sonra, sakın bozgunculuk çıkarmayın. O’na korkarak ve umut taşıyarak duâ edin. Doğrusu Allâh’ın rahmeti iyilik yapanlara pek yakındır.” [A’râf: 7/56]

Hâtime

Değerli okuyucu! Unutmayalım ki Cennet’in yolu rahmetle döşelidir. Allâh’u Teâlâ’nın rahmetini isteyen, kullara rahmetle yaklaşmalıdır. Rabbimizin rahmetine en lâyık olan, O’nun yarattıklarına merhamet edendir. Hayat yolculuğumuzda yaptığımız her iyilik, söylediğimiz her güzel söz, içten edilen her duâ, kalbimizdeki rahmetin bir izidir.

Bir gün hepimiz Allâh’u Teâlâ’nın huzuruna varacağız. O gün mal, makâm, soy hiç birşey ifâde etmeyecektir. Ancak rahmetle dolu bir kalp ve affedilme ümidiyle atan bir gönül, kurtuluşa erecektir.

“Artık kim zerre kadar hayır yapmışsa, onun karşılığını mutlaka görecek.” [Zilzâl: 99/7]

Dilediğini Kendi rahmetine sokar. Zalimlere ise, onlar için acı bir azap hazırlamıştır.” [İnsan: 76/31]

Duâ:

Rabbim! Bizleri rahmetinden mahrûm bırakma! Kalplerimizi merhametle doldur, sertlikten uzak eyle! Rahmetinin gölgesinde yaşayan kullarından eyle! Bizlere dünyâda rahmetinle huzur, âhirette rahmetinle Cenneti nasip eyle! Ümmet-i Muhammed’e (sallallâhu aleyhi ve sellem) merhamet et! Allâhumme Âmîn…

Bir sonraki sayımızda buluşmak ümidiyle, sizleri Allâh’u Teâlâ’ya emânet ediyoruz.

Minhâc Dergisi 15. Sayı | Ekim 2025 | Erdem Onur

Bir Cevap Yaz