Giriş:
Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın ismiyle… Kullarına namazı emreden Allâh’a hamdolsun. Allâh’u Teâlâ Kur’ân-ı Kerîm’inde şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Sabır ve namazla (Allâh’tan) yardım dileyin. Şüphesiz ki Allâh, sabredenlerle beraberdir.” [Bakara, 2/153]
Ümmetine namazın nasıl kılınacağını öğreten Rasûlullâh’a salât ve selâm olsun. Allâh’u Teâlâ’nın yol gösterici olarak indirdiği Kitâb’ından ve Kitâb’ı açıklayan Rasûlün Sünnet’inden fıkhın hükümlerini çıkaran müçtehitlerimize ve dînini fıkhın esaslarına göre yaşayan Müslümanlara da selâm olsun.
Geçen sayımızda namaz bablarının ilkleri olan namaz vakitleri ve şartlarından ve ezandan bahsetmiştik. Bu sayımızda ise sünnet namazlardan, namaz kılmanın mekruh olduğu vakitlerden ve kaza namazından bahsedeceğiz inşaÂllah.
Sünnet Namazlar:
Hanefilerde:
Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kim gece ve gündüzünde on iki rekât sünnet namaza devam ederse, Allâh’u Teâlâ cennette onun için bir ev yapar.” [Tirmizî, 380] Bunlar şu müekked sünnetlerdir: Sabah namazından önce iki, öğle namazından önce dört, sonra iki, akşam namazından sonra iki, yatsı namazından sonra iki, toplam on iki rekâttır.
Öğle namazının son iki rekâtını dört rekât kılmak, ikindinin farzından önce dört rekât, akşamın farzından sonra altı rekât, yatsının farzından önce dört ve farzından sonraki iki rekâtı dört rekât olarak kılmak müstehabtır. Cumanın farzından önce dört, farzından sonra da dört rekât sünnet kılınır.
Nafile bir namaza başlamakla onu tamamlamak, bozulduğunda kaza etmek gerekir. Bir kimse nafile bir namaza ayakta başlayıp özrü olmadan oturursa, mekruh olmakla beraber namazı caiz olur.
Gece namazlarında; iki, dört, altı veya sekiz rekâtta bir selâm verilir. Bir selâm ile bundan fazla kılmak mekruhtur. Gündüz ise iki veya dört rekâtta bir selâm verilir. Böyle olmakla beraber, hem gece ve hem de gündüz namazlarında dört rekâtta bir selâm vermek daha iyidir. Gündüz bir selâm ile dört rekâttan fazla kılmak olmaz. Kıyamın uzun olması secdelerin çok olmasından daha üstündür. Sünnet namazların her rekâtında kıraat vaciptir.
Teravih namazı, müekked sünnettir. Ramazan gecelerinde, cemaatin, yatsı namazından sonra toplanarak cemaatle beş tervîha (yani 20 rekât teravih) kılmaları gerekmektedir. Her tervîha dört rekâttır ve ikişer rekâtta bir selâm verilir. Her dört rekâttan sonra dört rekâtlı bir namazı kılacak kadar oturulur. Teravih bitince de yine bu kadar müddet oturulur ve sonra imam cemaate vitir namazı kıldırır. Vitir namazı sadece Ramazan ayında cemaatle kılınır. Teravihin vakti, yatsıdan fecrin doğumuna kadar geçen zamandır. Ayakta kılmaya güç varken oturarak kılmak mekruhtur. Teravih namazını hatim ile kıldırmak, yani bütün Ramazanda, teravihlerde bir defa Kur’ân’ı hatim etmek sünnettir. Bütün sünnetleri evde, fakat teravihi camide kılmak efdaldir.
Küsuf, yani güneşin tutulmasından dolayı kılınan namaz iki rekâttır ve sünnet namazları gibi kılınır. Bu namazı, cuma namazını kıldıran imam cemaatle kıldırır. Yalnız imam içinden okur ve hutbesi de yoktur. Eğer, cumayı kıldırmaya izinli imam yoksa herkes münferiden iki veya dört rekât olarak kılar. Namazdan sonra da güneş açılıncaya kadar duâ eder. Husuf, yani ay tutulunca, herkes kendi başına namaz kılar. Zindan çökmesi, kasırga ve düşman korkusundan dolayı kılınan namazlarda ay tutulması namazı gibi münferiden kılınır.
Allâh’u Teâlâ’nın yağmur yağdırması için kılınan ve “İstiska” adını alan bir namaz yoktur. “İstiska”dan gaye, duâ ve Allâh’u Teâlâ’dan af dilemektir. Ancak insanlar yalnız başlarına namaz kılarlarsa buda iyi olur. Müslümanlarla beraber bu yağmur duâsına zimmîler çıkmamalıdır.
Şafiilerde:
Farz namazlara tâbi olan sünnet namazlar on yedi rekâttır. Bunlar sabah namazının farzından önceki iki rekât, öğle namazının farzından önceki dört rekât ve farzından sonraki iki rekât, ikindi namazının farzından önceki dört rekât, akşam namazının farzından sonraki iki rekât, yatsı namazının farzından sonraki iki rekât ve vitir olarak kılınan bir rekât. Bu vitrin en azıdır, en çoğu on bir rekattır.
Sünnet olan namazlar beştir: İki bayram namazı, güneş ve ay tutulması namazları ve yağmur duası namazı. Farz namazlara tâbi olmayan üç nâfile namaz vardır ki bunlar, müekked sünnettir: Gece namazı, Duhâ namazı ve Teravih namazı.
Mekruh Vakitler:
Hanefilerde:
Güneş doğarken, batarken ve zeval vaktinde namaz kılmak, tilâvet secdesi yapmak, cenaze namazını kılmak caiz olmaz. Şu kadar var ki, o günün ikindi namazı güneş batarken de kılınabilir.
Sabah namazını kıldıktan sonra güneşin doğumuna kadar, ikindi namazından sonra güneşin batışına kadar ve fecir doğduktan sonra, sabah namazının iki rekâtından başka, nafile namaz kılınmaz.
Akşam ve bayram namazlarından önce de nafile namaz kılınmaz Cuma günü imam hutbeye çıktığı zamanda da sünnet kılınmaz.
İki namaz ne seferde ne de hazarda tek bir vakit içinde birleştirilmez. Arafat’ta öğle ile ikindinin, Müzdelife’de akşam ile yatsının beraber kılınması bu hükmün dışındadır.
Şafiilerde:
Cuma günü hariç, güneş tam tepedeyken ve sabah namazından sonra güneş bir mızrak boyu yükselinceye kadar, ikindi namazından sonra güneş batıncaya kadar namaz kılmak tahrimen mekruhtur.
Bu kerahet, sebepsiz kılınan namaz ve kasten gömülen ölü için söz konusudur. Fakat kendiliğinden o vakitlere rastlayan cenaze için, kaza namazı, mescid namazı gibi namazlar için kerahet söz konusu değildir. Sebepleri olan diğer namazlar da kazaya kalmış namaza kıyas edilmiştir.
Bu mutlak nehiyden Mekke haremi hariçtir; Mekke hareminde her vakitte her türlü namaz kılınabilir.
Kaza Namazı:
Hanefilerde:
Geçmiş namazlar hatırlandıkları zaman, hazarda geçtiyse hazarda ki duruma göre, seferde ise seferdeki duruma göre kaza edilirler. Geçmiş namaz, vakit namazından önce kaza edilir. Ancak zamanın azlığından, vakit namazının geçmesinden korkulursa önce vaktin namazı kılınır.
Geçmiş namazlar kaza edilirken tertibe, yani sıraya göre kaza edilirler. Tertip; unutmak, vakit namazının geçme korkusu ve beş vakit namazdan fazla namazın kazaya kalması ile bozulur. Tertip bozulunca da bir daha geriye gelmez.
Geçmiş namazlardan kaza edilecek olanlar, beş vaktin farzları ve vitir namazıdır. Sabah namazının sünneti farzı ile beraber kazaya kalmışsa kaza edilir. Öğle namazının ilk sünneti de kendi vakti içerisinde farzdan sonra kaza edilir.
Konunun terkedilen namazlar diye değil de geçen namazlar diye adlandırılması, Müslümana karşı olması gereken hüsn-ü zan dan dolayıdır. Çünkü Müslümanın zahir hali, namazı kasten terk etmemesini gerektirir. Bir kimse, gafletinden veya uykudan veyahut unutmaktan dolayı namazı geçirirse, hatırladığında onu kaza eder. Kasten terk etmesi durumunda da hüküm böyledir. Fakat Müslümanın aklı ve dini kasten namazı kaçırmasını engeller.
Şafiilerde:
Farz namazlardan birini kıldığı halde, bir eksiklikten veya edeplerine riayetsizlikten dolayı yeniden kılmaya namazı iade etmek denir. Bu müstehabdır. Meselâ öğle namazını tek başına kıldıktan sonra, cemaatle tekrar kılmak sünnettir. Farz olan, kişinin ilk kıldığı namazdır, ikinci kez kıldığı namaz ise nafile olarak defterine kaydedilir. İlk kılınan namazda eksiklik veya edeplerine riayetsizlik yoksa, kılacağı namaz da ilk kılınandan daha faziletli olmayacaksa, onu iade etmek sünnet değildir.
Vakti çıktıktan veya bir rekât yetişmeyecek kadar kalan zamanda kılınan namaza kaza denir. Eğer bir rekât sığacak kadar zaman varsa, o vakitte kılınan namaz kaza değil, edadır.
Hâtime:
Dergimizin bir sayısında yine Fıkıh Bölümü’nün yazısını tamamlamayı bize nasip eden Rabbimize hamdolsun. Sonraki yazılarımızda da namaz bablarıyla devam edeceğiz inşaAllâh. Bir sonraki yazımızda buluşmak ümidiyle Allâh’a emanet olun.
Minhâc Dergisi 13. Sayı | Nisan 2025 | Üzeyir Hanif
Bir Cevap Yaz