Giriş:
Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın ismiyle… Kullarına kadınların özel hallerini bildiren Allâh’a hamdolsun. Allâh’u Teâlâ Kur’ân-ı Kerîm’inde şöyle buyuruyor: “Sana (kadınların) hayız hâlini soruyorlar. De ki: “O (hayız) bir ezadır. Hayız döneminde kadınlarla (cima etmekten) uzak durun. (Hayız bitip) temizleninceye kadar (cima etmek için) onlara yaklaşmayın. (Gusledip) temizlendiklerinde Allâh’ın size emrettiği yerden onlara varın. Şüphesiz ki Allâh, çokça tevbe edenleri sever. Çokça temizlenenleri de sever.” [Bakara, 222] Ümmetine temiz ve tahûr olmanın önemini öğreten Rasûlullâh’a salât ve selâm olsun. Allâh’u Teâlâ’nın yol gösterici olarak indirdiği Kitâb’ından ve Kitâb’ı açıklayan Rasûlün Sünnet’inden fıkhın hükümlerini çıkaran müçtehitlerimize ve dînini fıkhın esaslarına göre yaşayan Müslümanlara da selâm olsun.
Kitâb ve Sünnet, hayız, istihaze ve nifas kanlarının hükümlerini bildirilmiştir. Bu sayımızda temizlik ve taharet bablarının son babı olarak, kadınların özel hallerinden olan hayız, istihaze ve nifas kanlarından bahsedeceğiz.
Kanlar üç çeşittir:
Kadınların cinsel organlarından gelen kan üç çeşittir.
Birincisi, hayız/âdet kanıdır. Hayız, kadının kendisiyle ergenlik çağına ulaştığı kandır. Bu kanın özelliği, başlayıp belli bir süreye kadar devam etmesidir. Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem de bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: “Aybaşı olan kadın, başörtüsüz namaz kılamaz.” [Ebû Dâvûd, Namaz 641] Hadis-i şerifteki aybaşı olan kadından kasıt ise, buluğa eren kadındır. İmam Ebu Bekir Muhammed Fazl el-Buhârî demiştir ki: “Hayız, çocukluk döneminden çıkıp ergenlik dönemine geçen ve sağlıklı olan kadınların rahimlerinden gelen kandır.” Hayız kanının kesilmesiyle kadın gusül alarak temizlenir.
İkincisi, bir özürden veya hastalıktan dolayı gelen istihaze kanıdır. Bu kan, rahimden değil, kadının cinsel organındaki bir damardan gelen kandır. Aişe Radıyallâhu Anha’dan rivayetle: “Fatıma bint Hubeyş istihaze oldu. Rasûlullâh’a: ‘Ya Rasûlallâh istihaze oluyorum, devamlı kan geliyor, namazı bırakayım mı?’ dedi. Rasûlullâh şöyle buyurdu: O, damardan gelen kandır, hayız kanı değildir, Hayız günleri gelince namazı bırakın, bitince de kanı yıkayın, gusledin ve namaz kılın.” [Buhârî 300, Müslim, 333]
Üçüncüsü, nifas, kadının doğum yapması sebebiyle gelen kandır. Bu da doğum esnasında çocukla beraber veya doğum sonrasında kadından gelen kandır.
Hayız (Aybaşı hali, Âdet kanı):
Hanefilerde:
Kadının bulûğa ermesine vesile olan kana hayız kanı denir. Hayızın en az müddeti üç gün üç gece, en çoğu on gün on gecedir. Üç günden az gelen kan ile on gün üzerine fazla olarak gelen kan istihaze kanıdır. Temizliğin en az müddeti 15 gündür. En çok müddetinin ise bir sınırı yoktur.
Hâmile kadından gelen kan da istihazedir. Çünkü bu şeriatın yaptığı takdirden fazladır. Dolayısıyla âdet kanı olmaz. Bu kan doğuma bağlı olarak gelmediği için, nifas kanı da değildir. Dolayısıyla istihazedir (özürden dolayı gelen kandır). Çünkü rahimden gelen kanlar bu üç çeşitten başkası olamaz.
Kadının âdeti içinde sırf beyaz bir kan gelinceye kadar görmüş olduğu kırmızı, sarı ve kirli renklerdeki kanlar hayız kanıdır. Hayız müddeti içinde kanın kesilmesi suretiyle araya giren temizlik devresi hayızdan sayılır.
Hayızlı olan kadından namaz borcu tamamen düşer. Oruç tutması da haramdır. Yalnız orucunu sonra kaza eder. Hayızlı kadınla cinsi birleşmede bulunmak da haramdır. Bunu helal gören dinden çıkmıştır. Böyle durumda kocası ailesinin belden yukarısı ile faydalanabilir. On günden az bir müddette kan kesilince, yıkanmadıkça cinsî birleşme helâl olmaz. Yahut bir namaz vaktinin geçmiş olması lazım gelir. On günü tamamlayarak kesilirse, yıkanmadan önce cinsî birleşme caiz olur. Âdetli kadın mescide giremez, Kâbe’yi tavaf edemez ve Kur’ân okuması caiz değildir.
Şafiilerde:
Hayız kanı, sağlıklı olan bir kadının rahminden doğum gibi bir sebep olmaksızın çıkan kandır. Rengi koyu kırmızı olup siyaha yakındır.
Hayızın en az müddeti bir gün bir gece, en fazlası on beş gün, ortalaması ise altı-yedi gündür, ve sancı verir. Hayızın en az süresi bir gün ve gecedir. Yani bu kanın süresi, mutat olan, peş peşe yirmi dört saattir. Hayız suresinin en çoğu, gecesiyle birlikte on beş gündür. On beş günden sonra akan kan istihaze kanıdır. Genellikle olan süresi altı veya yedi gündür. Hayızın bu üç tip süresini tespit etmede mutemet olan araştırmadır.
İki hayız arasındaki temizlik müddetinin en azı on beş gündür. Bundan kasıt, hayız ve nifas arasındaki fasılayı kapsam dışı bırakmaktır.
En çoğu için ise bir sınır yoktur. Temizlik süresinin çoğu için bir sınır yoktur. Kadın zamanını hayızsız geçirebilir. Ama temizliğin genelde olan süresi, hayızın genelde olan süresine göre dikkate alınır. Mesela hayızın süresi altı gün ise temizlik süresi yirmi dört gündür. Hayız süresi yedi gün ise temizlik süresi yirmi üç gündür.
Kadının hayız görmesinin en alt sınırı dokuz yaştır. Şayet dokuz yıl tam dolmadan hayız ve bir aylık süreyi kapsamayacak kadar dar bir süre kalmışsa görülen kan hayız kanıdır. Aksi halde görülen kan hayız kanı olmaz.
Hayız ve nifas sebebiyle şu sekiz şey haram olur: 1. Namaz kılmak. 2. Oruç tutmak. 3. Kur’ân okumak. 4. Kur’ân’a dokunmak ve taşımak. 5. Camiye girmek. 6. Kâbe’yi tavaf etmek. 7. Cinsel ilişkiye girmek. 8. Kadının diz ile göbek arasındaki bölgesinden faydalanmak.
Hayızlı bir kadın, hayızdan ötürü tutamadığı orucunu temizlendikten sonra kaza etmelidir, fakat hayızlı iken kılamadığı namazlarını kaza edemez. Hayız kanı kesildikten sonra, gusletmemiş olsa bile oruca başlaması farzdır. Belki de bunun hikmeti şudur: Namaz çok olduğu için kaza edilmesi zor gelir, fakat oruç böyle değildir.
İstihaze (Özür Kanı ve Ona Benzeyenler):
Hanefilerde:
İstihaze kanı oruç tutmaya, namaza ve cinsî temasta bulunmaya mani değildir. Kendisinden istihaze kanı gelen kadın, devamlı sidiğini tutamayan, içi giden, ishal olan, yellenen, burnu kanayan ve yarasının akıntısı kesilmeyen kimseler, her namaz vakti için abdest alır ve onunla, abdesti bozan başka bir şey olmadıkça diledikleri namazları kılabilirler.
Üzerinde bir namaz vakti boyunca, müptelâ olduğu özrü devam eden kişi özürlüdür. Misal: Burnu kanayan bir insanın, bir namaz vakti çıkıncaya kadar abdest alıp namaz kılabilecek kadar bir müddet olsun kanı durmazsa o adam özürlü insandır.
Kadından on günden fazla kan gelince kadının belli bir hayız müddeti varsa bu müddeti aşan kan istihaze kanı olur. İstihazeli olarak buluğa erip kanı kesilmeyen kadının hayızı her aydan on gün olarak takdir edilir. Geriye kalan 20 gün de istihaze kanı olur.
Şafiilerde:
İstihâze kanı ise sağlıklı olmaksızın hayız ve nifas günleri dışında görülen kandır. Bu, hastalık kanıdır. Rahmin en altında olan bir damardan çıkar. Bu damara azil denir. Bu kan aktığı zaman abdest bozulur, fakat guslü gerektirmez. Namaz ve orucu bırakmayı da gerektirmez. Bu bakımdan istihaze kanı gören bir kadın, kanı yıkamalı ve kanın aktığı yeri bağlayıp her farz namaz için abdest alarak namaz kılmalıdır.
Bazı âlimler ‘Hamile kadının gördüğü kan ne kadar olursa olsun hayız kanı değil, istihaze kanı sayılır. Çünkü hayız kanının çıkış yerini kapatmıştır’ demişlerdir. Genellikle olan durum budur. Kadının hamilelik döneminde hayız görmesi imkansız değilse de çok nadirdir.
Nifas (Lohusalık):
Hanefilerde:
Nifas, doğumdan sonra gelen kandır. En az müddetinin bir hududu yoktur. En son müddeti 40 gündür. Kan 40 günü geçince ve kadının belli bir âdet süresi var ise o âdetini aşan kan istihaze olur. Kadının âdeti, yani belli bir gün lohusalık müddeti yoksa lohusalığı 40 gün olur. İkiz çocuk doğduğunda lohusalığın müddeti ilk çocukla başlar. Yaradılışının birazı belirmiş düşük çocuk da tam çocuk hükmündedir.
Şafiilerde:
Nifas (lohusa) kanı, doğumdan sonra gelen kandır. Doğumla birlikte veya doğumdan önce akan kana nifas kanı denmez. Nifas müddetinin en azı bir anlık bir zaman, çoğu altmış gün, ortalaması ise kırk gündür. Nifasın en az süresi bir lahzadır. Bununla kast ettiğim, az bir süredir. En çok süresi altmış gündür. Genellikle süresi kırk gündür, Nifası tesbit etmede mutemet olan – daha önce geçtiği gibi araştırmadır. Nifasın başlangıcı çocuğun rahimden ayrıldığı andır.
Hâtime:
Dergimizin bir sayısında yine Fıkıh Bölümünün yazısını tamamlamayı bize nasip eden Rabbimize hamdolsun. Bu yazımızda kadınların özel hallerinden bahsettik ve bu bahisle beraber temizlik bahislerini tamamladık. Bir sonraki yazımızda Namaz Bablarıyla devam edeceğiz inşaAllâh. Bir sonraki yazımızda buluşmak ümidiyle Allâh’a emanet olun.
Minhâc Dergisi 10. Sayı | Temmuz 2024 | Üzeyir Hanif
Bir Cevap Yaz