«
  1. Anasayfa
  2. 10. SAYI / TEMMUZ 2024
  3. Günümüz Cahiliyesinde Ahlâk Anlayışı

Günümüz Cahiliyesinde Ahlâk Anlayışı

H.GÖKÇE

El-Hakk olan Allâh’ ın ismiyle. O’na hamd, Rasûlüne salât ve selâm olsun.

Selâm olsun! Yemek kuyruğundayken Siyonist İsrail’in bombalarıyla can veren Gazzelilere, yürüyemeden zalim İsrail’in bombaları altında can veren Gazze’nin yetim bebeklerine, parçalanmış cesetlerin başında, vakarlı duruşlarıyla insanlığa ders veren Gazze halkına, direnişleriyle tüm dünyada özgürlük ateşi yakan yiğit direnişçilere, çocuklarının cesetleri başında iffetli, izzetli, ahlâklı ve metanetli halleriyle köleleşmiş insanlığa direnme şuuru veren annelere, selâm olsun!

Selâm olsun! Zulme direnerek kıyam eden mazlum halklara, “Rabbim Allâh’dır” deyip istikamet üzere olanlara, tevhîd sancağını taşıyan gençlere, aydınlık yarınlarımız için dünyaya göz açan torunlarımız, Ahsen’e ve Vera’ya, anne-babasına, Minhâc Dergisi ailesine ve okurlarına, selâm olsun!

Ahlâk

Ahlâkın bir değer olarak tartışıldığı günden bugüne kadar bir temel üzerine bina edildiği düşünülmektedir. Bu temelin insan ve dîn olduğu müşahede edilmektedir. İnsân temelli ahlâk anlayışı; felsefe, sosyoloji ve psikoloji gibi insan kaynaklı cahilî beşerî temele dayanır. Yaratıcının indirdiği vahye dayalı temellendirme de dîn temelli ahlâktır.

Ahlâk kelime anlamı olarak; huy, mizaç ve karakter manalarına gelmektedir. Kavram olarak ise; insanın bir amaca yönelik kendi arzusuyla oluşan davranışlarda kötülükten uzak durmasıdır. Ahlâk, insan hayatının tamamını kapsar. Dolayısıyla İslâm ahlâkı, Kur’ân ve Sünnetin ortaya koyduğu hayat tarzıdır.

Ahlâkî ilke ve kuralların kaynağı, Kur’ân ve Sünnettir. Tarih boyu ahlâkî değerlere farklı kaynaklar gösterilmiştir. Bu kaynakları genel olarak, İslâmî ve beşerî olmak üzere ikiye ayırmak mümkündür. Beşerî kaynaklar, farklı filozoflar tarafından kâbul edilen; akıl, toplum ve vicdan esasına dayanır. Bu da dîne dayanmayan; emir ve yasaklarını dînden almayan, Allâh ve âhiret düşüncesi bulunmayan ahlâk demektir. Seküler ve cahiliye ahlâkı olarak da tanımlanan bu temel de, tüm ahlâkî değerlerin merkezlerinde insan bulunur. Makalemizde beşerî dediğimiz insan kaynaklı cahiliye ahlâkı üzerinde yoğunlaşmak istiyoruz.

Cahiliye Ahlâkı

Vahyin değerleri dışında olup, vahyin kokusunu, ruhunu taşımayan ahlâk cahiliye ahlâkıdır. Cahiliyenin karakteristik özelliği ekini ve nesilleri ifsad etmektir. Tevhîd akidesinin toplumsal tezahürü olan ahlâkî değerleri ortadan kaldırıp, insanı en güzel bir şekilde yaratan Allâh’u Teâlâ’ya kul olmaktan uzaklaştırmaktır.  Nefsî istekleri doğrultusunda yaşamayı insanlara süslü göstererek, toplumu ifsad eden cahiliyenin ahlâkî anlayışıdır.

Yozlaşma

Yozlaşma; bozulma ve kötüleşme olup, özünü değiştirip bağlamından koparmaktır. Ahlâkî yozlaşma kavramı ise ahlâkın kaybolması, kötüleşmesi, bozulması, işlevsiz ve değersiz hale getirilmesi anlamlarına gelir. Toplumda yaşanan bu yozlaşma, toplumda bazı kötü alışkanlıkların artmasına neden olur. Günümüzde çok ciddi anlamda bir ahlâk erozyonu ve ahlâkî yozlaşma yaşanmaktadır. Televizyon, gazete, dergi ve filmler, özelikle internet, adeta birer ahlâk tahripçisi haline dönüştürülmüştür. Yaygın iletişim araçları, kontrollü ve müsbet manada kullanılmadığından, günümüz insanının ahlâkını sürekli ifsad etmektedir.

Ahlâkî Çöküş ve Yozlaşmanın Nedenleri

Günümüzde ahlâkî yozlaşma, ahlâkî çöküntüyü had safhaya ulaştırmıştır. Ahlâksızlığın ön plana çıktığı yaşayış tarzları gündemde bilinçli bir şekilde yer almaktadır. Modernlik, çağdaşlık ve özgürlük söylemleriyle ahlâksızlık özendirilerek normal bir hayat gibi gösterilmeye çalışılmaktadır. Elbette bu özendirilen cahiliye ahlâkının, insanlar nezdinde kabul görmesinin belirli sebepleri vardı. Bunlardan bazılarına kısaca değinelim.

1. Dînî Hassasiyet ve Duyarlığın Kaybolması

Dînî hassasiyet ve duyarlığın kaybolması, dînden irâd eden bireylerin yetişmesi ahlâkın bozulmasına yol açar. Dînden yüz çevirme arttıkça, ahlâkî yozlaşma hızlanmaktadır. Niçin yaratıldığını, dünyaya neden geldiğini nereye gideceğini düşünmeyen, akletmeyen ve sorgulamayan duyarsız hissiz bir gençlik, güzel ahlâktan mahrum olmaya mahkûmdur.

2. İletişim Araçları ve Sosyal Medyanın Etkisi

İletişim araçlarının ve sosyal medyanın amacının dışında faydasız, boş ve kötü şekilde kullanılması ahlâkî yozlaşmanın nedenlerinden biridir. Dînî değerlere ters düşen, müstehcen içerikli televizyon programları, magazin programları, dizi filmler ve internet siteleri ahlâkî yozlaşmayı tetikleyen etkenlerdir.

Gençlerin önlerine sunulan bu teknolojik ürünler, cep telefonları, tabletler ve bilgisayarlar uyuşturulan ve uyutulan genç nesilleri meydana getirmiş, neticede fıtrî ahlâkî değerlerinden ölesiye koparılmış, yaratıcısını tanımaz hale getirilmiş bir gençlik peyda olmuştur.

3. Nefsin ve Şehvetin Esiri Olma

Ahlâkî çöküş ve yozlaşma temelinde insan iradesinin iyiyi ve doğruyu seçmek yerine nefsine boyun eğmesi ve zamanla onun sınırsız arzularının esiri durumuna düşmesi yatmaktadır. Allâh’u Teâlâ’nın rızasını gözeterek yaşamak yerine sınırsız haz isteği, O’nu haram kıldığı davranışlara sürükler. Nitekim bu sınırsız haz isteği; gasp, cinayet, yolsuzluk, hırsızlık, şiddet, uyuşturucu ve fuhuş gibi kötülüklerin yaşam şekli haline getirilmesine neden olur.

4. Evlilik Dışı İlişkiler ve Modernizm

Ahlâkî yozlaşmanın bir diğer nedeni de; sosyal medya ve internette evlilik dışı ilişkiler, nikâhsız beraberlikler normalmiş gibi gösterilerek toplumda özendirilmesidir. Modernizmin ahlâksızlığı olan flört, gençler arasında yaygınlaştırılmış ve toplumsal ahlâkî ifsada yol açmıştır. Cadde ve sokaklarda gençlerin umursamadan kimseye aldırış etmeden rahat bir şekilde birbirlerine yakınlaşmaları, gençlerin sürüklendiği ahlâkî boyutları göstermektedir.

5. Eğitimdeki Ahlâkî Çöküntü

Ahlâk tahripçileri; tertemiz, saf, berrak ve masum çocukları beş-altı yaşlarından itibaren alarak okullarında fıtratlarını, ahlâklarını ifsad edip kirletilmiş bir putperest olarak ailelerine teslim etmektedirler. Aileler, teslim ettikleri çocuklarını, bu fesad okullarından koruyamamaktadır.  Çocuklarını bu kokuşmuş kurumlara göndermek istemeyen ailelere şiddetle, baskı ve yaptırım uygulayarak, çocuklarını polis zoruyla ellerinden almaya çalışırlar. Hiçbir anne-baba kendi çocuğunu eğitme özgürlüğüne sahip değildir.  Ahlâkî değerlerin ve insanî erdemlerin müfredatlarında yer almaması eğitim sistemlerindeki çarpıklığı ve yozlaşmayı gözler önüne sermektedir. Eğitim sürecinin sonunda gençler ya PKK’lı ya da ateist, deist olarak toplumda yer alıyor.

6. Küresel Cahiliyenin Aile Yapısındaki Ahlâkî Sapkınlığı

Küresel cahiliye, dünya nüfusunu azaltmak adına aile yapısını bozup neslin önünü kesmek için evlilik yapısını bozma sapkınlığına yönelmiştir. İnsan fıtratına da insanî değerlere de tamamen ters olan evlilik ortaya konulmuştur. Erkeğin erkekle, kadının kadınla evliliği kanunlaştırılarak modern ve çağdaş sapıklığın zirvesine çıkılmıştır. Avrupa’nın birçok ülkesinde erkeğin erkekle evlendiği, kadının kadınla evlendiği nikâh görüntüleri, sapıklığın geldiği boyutu resmeden, batı uygarlığının insanlık adına utanç verici en iğrenç görüntüleridir.

Ahlâkî Çöküş ve Yozlaşmanın Tezahürleri

Günümüzde ahlâkî yozlaşmanın toplumsal yansımalarını, zararlarını ve verdiği tahribatları maddeler halinde ele alalım.

1. Akidedeki İfsadı

Tevhîd akidesinin teminatı ahlâkî değerlerdir. Ahlâkî değerleri bozulan bireylerin, itikadı zedelenir. İslâm toplumu için değer atfedilmeyen önemsiz bir birey haline gelir. Böylesi bir kimlik üzere olan Müslüman, İslâm adına sahip olduğu tevhîdî duruşu ile örnek ve rol model olamaz. Tevhîd sancağını yarınlara taşıyıp, genç nesillere teslim ederek arınmışlığı ve adanmışlığı miras bırakacak olanların, ahlâkî yozlaşmadan hâlî olması gerekir.

2. Amellerdeki İfsadı

Ahlâkî değerlerin bozulup tahrip olması kalpte birçok maraz, zafiyet ve hastalıkların oluşmasına neden olacaktır. Hastalıklı hale getirilen kalp, bütün vücudu hastalıklı hale getirecektir. Böyle durumdaki bir bedenle sâlih ameller ihlaslı bir şekilde yapılamaz. Ahlâkî yozlaşmanın tahrip ettiği kalpte de takva barınamaz.

3. Tertemiz Fıtratları İfsadı

Ahseni takvim üzere yaratılan insan fıtratı, cahilî sistemin ahlâkî tahribatı ile bozulmaya, fıtrî özelliğini kaybetmeye, neticede hakkı anlamaya, fehmetmeye kapalı bir hale gelecektir. Hak kendisine anlatılsa da selim fıtratı bozulan kul, hakkı algılayamayacaktır.

4. Toplumu İfsadı

Küresel emperyalist cahilî sistem, İslâm’ı özünden koparıp, topluma akidesiz bir dîn anlayışı vermek adına diyanet teşkilatını kurarak bünyesinde barındırdığı belam çetesiyle ibadetleri ahlâkî yozlaşma ile bozarak, ifsad ederek İslâm adına İslâm olmayan resmî bir dîn verir. Dînî değerleri bozulan toplum hakkı batıldan ayırt edemez hale getirilmiştir. Dînî değerlerinden tamamen gafil olan toplumun Müslüman olduğunu söyleyen belamların varlığı ahlâkî yozlaşmanın en acı tezahürüdür.

Sonuç

Yaşadığımız hayat içerisinde gençliğin ve de toplumun en önemli problemi olan ahlâkî çöküntünün tek müsebbibi, elbette ki sadece cahili sistem değildir. Böylesi yozlaşmış toplumlarda müslümanlar her ne şekilde olursa olsun, Allâh’u Teâlâ’ya tam bir bağlılıkla ahlâkî yaşam örnekliğini hayatlarının merkezine alırken topluma karşı olan sorumluluklarının şuurunda olmakla mükelleftirler. Bu sorumluluk gereği zulme karşı yapılması gereken İslâmi mücadele terk edildiğinde, toplumu kasıp kavuran savaş, fakirlik, ahlâksızlık, yozlaşma, ruhu ve toplumu kuşatacaktır. Toplumun bu  ifsadından bizlerin de sorumlu olacağımızı, Rabbimizin bizi hesaba çekeceğini asla unutmamalıyız. Müslümanlar, küresel cahiliyeye karşı verecekleri mücadelede kendilerine tanıklık edeceklerin olacağını bilmeleri kendileri için kurtuluş olacaktır, biiznillâh.

Müslümanların gerek kendi aralarında, gerek diğer toplumlarda barış ve huzur içinde yaşamalarının arkasında, şüphesiz insan fıtratına uygun emir ve yasaklar koyan ve evrensel niteliğe sahip ahlâk kuralları vaaz eden İslâm dîni bulunmaktadır. İslâm hayatın bütün alanlarını kuşatan, insanın doğumundan ölümüne kadar her anını kapsayan ahlâkî kurallar getirmiştir.

Özetle güzel ahlâk, insanın belli başlı davranışlarını değil hayatının tamamını kuşatan fıtrî bir kalkandır. Dîn dışı cahili ahlâk prensipleri, kökü olmadan toprağa dikilen bitkilere benzer. Nitekim köksüz bir bitki yaşayamayacağı gibi dînî temele dayanmayan ve fıtrata ters olan bir ahlâk da hayatta var olamayacaktır.

Duâmız                  

Rabbimiz! Sensin dîn sahibi, Sensin dîn gününün sahibi. Sensin tüm varlığa bir dîn, nizam, şeriat belirleyen. Rabbimiz! Bizi İslâm dînine hidâyet et. Hak dîn üzere olmaya muvaffak kıl. Yalnızca Sana itaat etmeyi, yalnızca Senin şeriatın için yaşamayı ve yalnızca Senin koyduğun ölçüler içerisinde İslâmî mücadele vermeyi ve Müslümanca yaşayıp îmân üzere Sana kavuşmayı bizlere nasip eyle, Allâhumme âmin.

Selâm ve duâ ile…

 Minhâc Dergisi 10. Sayı | Temmuz 2024 | Hayrettin Gökçe

Bir Cevap Yaz