Bizleri en güzel sûrette yaratan, bedenlerimizi emânet, hastalığı ve sağlığı imtihân olarak bizler için var eden Allâh’ın ismiyle…
O’na yarattığı nimetler adetince hamd olsun.
Salât ve selâm ise O’nun Rasûlü Muhammed aleyhisselâm’a, âline ve ashâbına olsun.
Değerli okurlarımız, Rabbimizi hamd ve senâ ettikten sonra sizleri selâmların en güzeli olan Allâh’ın selâmıyla selâmlıyorum.
Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berakatuhu.
Bu sayıdaki değerli bilgilere de, “sağlıklı besleniyoruz” makale serimiz adı altında zeytinyağının faydalarından bahsetmeye çalışarak devam edeceğiz. Daha doğrusu zeytin meyvesinin suyu olan zeytinyağının faydalarından bahsedeceğiz. Neden meyve suyu?
Çünkü zeytin bir meyvedir, sıkılarak elde edilen suyu da meyve suyudur. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem, bir hadîsinde zeytinyağından bahsederken “yiyin, için ve sürün” buyuruyor. Tabi ki bu noktada sorulacak olan, “yenilecek, içilecek ve sürülecek zeytinyağları hangileri” olacaktır.
Değerli okurlarım, size geçen yazımda bahsettiğim mide rahatsızlığım sürecinden önce, toplumun geneli gibi gıda konusunda detaylı teknik ve bilimsel bir araştırma yapmadan market reyonlarında önümüze çıkan ilk zeytinyağını sırf zeytinyağı diye satın alır hatta bilindik bir markanınkini almışsak bu mutlaka sağlıklıdır diye övünürdük. Ailemize, çoluk çocuğumuza gönül rahatlığıyla yedirirdik ve kullanılması gereken her yerde kullanırdık. Bazen çiğ olarak bazen yemeklerimizde tüketirdik. Oysaki biraz evvel bahsettiğim gibi bu iş hiç de böyle değilmiş. Bu işin içine girip detaylı şekilde araştırmaya başladıktan sonra yani bilinçli bir tüketici olmayı kafaya koyduktan sonra zeytinyağının çeşitlerini, rafine edilmiş veya rafine edilmemiş, kaliteli zeytin çeşitlerinden elde edilmiş ya da edilmemiş olduğunu araştırıp, hangi aşamalardan geçip, hangi süreçte toplanıp, ne kadar sürede sıkıma yetiştirilmesi gerektiğini, erken hasat veya olgun hasat, soğuk sıkım veya sıcak sıkım gibi üretim aşamaları olduğunu öğrendim. Peki, bunun en sağlıklısı hangisiydi? İşte konunun can alıcı bölümü burası.
Değerli okurlarım, eskilerden beri alışılagelmiş, zihnimizdeki “amcamgiller bir zeytinyağı getirtmiş çok güzelmiş, halamgillerin bir tanıdığı varmış zeytin bahçeleri varmış onlardan bir zeytinyağı gelmiş çok güzelmiş” sözleri günümüzde artık eskilerde kalmış bir söylemdir. Bilimsel araştırmaların neredeyse yok denilecek kadar az olduğu tarihler çok gerilerde kaldı. Ben de işte tam bu konuyu anlatmaya çalışacağım. Mide rahatsızlığım döneminde beni bilimsel araştırmalara sevk eden ve sağlıklı beslenip, sağlığın başladığı bağırsaklar ve bunun önemindeki organlarıma daha iyi davranıp, onları koruma altına almam gereken dönemde, bir arkadaşımın önerisiyle içilebilir zeytinyağı ile tanıştım. Zaten bana önerdiği markanın sitesini ziyaret ettiğimde, “eğer bize ulaştıysanız herhangi bir mide rahatsızlığı yaşıyorsunuz ve ülseriniz var demektir” diye bir ibare okudum. Daha sonra zeytini ve zeytinyağını bilimsel olarak tanıtan açıklamaları sayfa sayfa okudum. Okudukça aydınlandım ve çiğ tüketim (içmelik, ilaçlık), çiğ tüketim (soğuk gıdalar) zeytinyağlılar, salatalar vesaire, yemeklik ve kızartmalık gibi birçok çeşidi olduğunu gördüm. Şimdi ben ne istiyordum? Zeytinyağımı nerede kullanacaktım ve hangi markaları seçmeliydim?
Bilgim arttıkça doğru zeytinyağına ulaştım ve çok şükür işte siz değerli okurlarıma da bu konuda rehber olmak istedim.
Değerli okurlarım, sizlere soracağım ilk soru; ayçiçek yağı, kanola yağı, mısır özü yağı, fındık yağı, ceviz yağı gibi ne idüğü belirsiz yağların ne kadarı fındıktan ne kadarı diğer bitkilerden elde edildiği bilinmeyen yağları mı yoksa adına âyet dahi olan, tüm yağların içinde en sağlıklısı olduğu dünyâ literatürü tarafından dahi kanıtlanmış ve onaylanmış olan zeytinyağı mı kullanmak istiyorsunuz? Eğer cevabınız zeytinyağı ise buyurun sizi güzel bir yolculuğa davet ediyorum. Zeytinyağı kullanma kararınızdan sonra bir de bu yağı nerede kullanmak istiyorsunuz? Ve bu zeytinyağını nasıl kullanmak istiyorsunuz? Şeklinde devam etmeliyiz. Örneğin sizlerden birileri, “ben sadece sıcak yemeklerim için zeytinyağı kullanmak istiyorum” derseniz, birazdan hangilerini kullanmanız gerektiğini açıklayacağım. Bazı butik firmalar var ki, benim de bunları tecrübe edip tespitlerim sonucunda kendi tabirleriyle de bu kusursuz zeytinyağı üreticilerini önereceğim.
Gelelim sıcak yemeklerde kullanılacak zeytinyağına; sıcak yemeklerde olgun hasat fakat soğuk sıkım yağ kullanılmalıdır. Nedeni, erken hasat soğuk sıkım bir zeytinyağındaki olan değerli bazı polifenoller, sıcak yemeklerde yüksek ısıyla kayboluyor. Isıyla kaybolacağı için soğuk sıkım bir zeytinyağını sıcak yemeklerde ziyan etmek istemeyiz. Soğuk sıkım erken hasat zeytinyağının da kullanım alanları salatalarımız, zeytinyağlı türlerimiz ve birazdan açıklayacağım bazı özelliklere sahip olan erken hasat soğuk sıkım zeytinyağından aç karnına içip, ondan ilaç niyetine faydalanabilmek için kullanmaktır.
Bir diğer zeytinyağı ise çiğ tüketim için yani sabahları aç karnına 10 ml ya da 20 ml yetişkinler ve çocuklarımız dâhil olmak üzere gönül rahatlığıyla ve düzenli bir şekilde kullanıp Allâh’ın izni ile şifa bulabileceğimiz, soğuk sıkım erken hasat, yüksek polifenol değerli, 0.2 asidik değerine sâhib olan yağlardır. Son bahsettiğim zeytinyağının hikâyesi şöyleydi; firmaların açıklamalarında: “Bizler zeytin meyvesini ellerimizle tek tek dallarından toplayarak, 20 kiloyu geçmeyecek şekilde delikli kasalarda taşıyarak, toplama ve sıkım aşaması 4 saati geçmeyecek kadar hızlı bir maratonla sevkiyatı yapılıp, insân vücudunun ısısını geçmeyen bir ısıyla yani maksimum 24 ila 27 derecede sıkılıp, çelik tanklarda muhafaza edip, sonrasında laboratuvarlarımızdaki asit testleri, polifenol testleri, tadım testleri gibi aşamalardan sonra gün ışığına maruz kalmaması için koyu renkli şişelere özel kapaklar yerleştirerek şişelenip, siz değerli müşterilerimizin beğenisine sunuyoruz” diye yazılarını okudum. Ve neredeyse üç ya da dört taneyi geçmeyen kaliteli ve butik firma tespit edip, her birinden birer ikişer olmak üzere 250 ml, 500 ml olarak birkaç zeytin çeşidinden elde edilmiş olan yani (domat, memecik, tirilye) gibi cins zeytinlerden elde edilen zeytinyağlarını test ettim. İstikrarlı bir süre kullanmaya devam ettikten sonra vücudumdaki, bağırsaklarımdaki, hatta beynimdeki faydalarını Allâh’ın izniyle görmeye başladım. Zeytinyağının vücuda yedi yararından bahsedilir. Zeytinyağı yaşlanma karşıtı fonksiyonel bir gıdadır. Hem DNA dostudur, hem de telomerleri korur.
1- İnflamasyonu önler.
2- Kalp ve damar hastalıklarını önler.
3- Damar sertliği ve kansere yol açan enzimlerin oluşumunu engeller.
4- Serbest radikalleri etkisiz hale getirir.
5- Dost bakterileri arttırır, zararlı bakterileri azaltır.
6- Kemikleri korur.
7- Cildi dış etkenlerden korur.
Bir de kaçınılması gereken ve inflamasyona yol açan yağlar vardır. Onlar da sırasıyla şunlardır:
1- Soya yağı.
2- Fıstık yağı.
3- Kanola yağı.
4- Mısır yağları.
5- Ayçiçek yağı.
6- Margarinler.
Yani değerli okurlarım, zeytinyağının öneminin bu yazımdan sonra daha iyi anlaşılacağını umut ediyorum. Zeytinyağı seçiminizi yaparken yukarıdaki tavsiyelerime sadık kalarak seçim yapmanızı temenni ediyorum. Eğer yukarıda bahsettiğimiz üreticilerin isim ve adreslerini talep ederseniz dergimize yazmanız yeterlidir. Size inşallâh dönüş yapılacaktır. Yazıma burada son verirken ünlü Lokman hekimin bir sözü ve araştırmasıyla sizlere veda ediyorum. Derler ki, Lokman hekim yaşamı ve hekimliği boyunca 32 tane hastalık tespit etmiştir. Bunların on altısının sebebi “ayaz”, on altısının sebebi de “boğaz” imiş. Yani buradan anlayacağımız, üşütmemeliyiz ve çok yememeliyiz. Bir sonraki sayıda buluşup görüşmek umuduyla. Âlemlerin Rabbi olan Allâh’a emanet olun.
Minhâc Dergisi 2. Sayı | Temmuz 2022 | Olcay Lokman