Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın ismiyle.
İlk sayımız ve ilk buluşmamız. Rabbimiz hepimize hayırlar versin. Güzel çalışmalarda bulunabilmeyi ve ümmete faydalı olabilmeyi bizlere nasip etsin… Allâhumme âmîn.
Allâh Subhânehu ve Teâlâ izin verdiği müddetçe, öncelikli olarak akîde alanındaki yazılarımla sizlerle buluşacağım. Bu noktada Rabbimden duâm bana yardım etmesi ve işimi kolaylaştırmasıdır. Dergimiz “Aile ve Eğitim” dergisi olunca, akla gelenlerin başında çocuklar yer alır. Onlar bizim yarınlarımız ve kulluk alanındaki büyük imtihanlarımızdır. Onları İslâm üzere ahlaklı bireyler olarak yetiştirmek ebeveynler üzerine farzdır. Onların öğrenmeleri gerekli olan ilimlerin başında ise akîde ilmi gelmektedir. Çünkü bu ilim, ilimlerin imâmıdır. Neyi nasıl kabul edeceğimizi ve neyi de ne için reddedeceğimizi bize öğretir…
Çocuklara akîde ilmini öğretmek alanında, tevhîd ehli arasında büyük bir kaynak ve materyal eksikliği vardır. Bu eksikliği gidermek noktasında az da olsa bir katkı sunabilmek adına köşemde yazmayı düşündüm. Bu noktadaki usûlüm, dörtlükler halinde öncelikli olarak asıl metni vermek, sonra da kısaca açıklamada bulunmak olacaktır. Yardım ve başarı, izzet ve şeref Allâh’tandır.
Giriş:
Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın ismiyle.
Rahmân ve Rahîm olan Allâh’a hamd ile başlarız,
İşlerin tümünde sadece Allâh’ın rızâsını ararız,
Salât ve selâm Peygamberimize ve onun âlinedir,
Ashâbına, sonra da Cennet ehli mü’minleredir,
Açıklama:
“Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın ismiyle.”
Ey güzel yavrum! Müslümanlar olarak bizler, her işimize besmele ile başlarız. Yatarken, kalkarken, giyinirken, evden çıkarken, yemeğe, derse, işe başlarken yani hayatın her alanında ve tüm fiillerimizde besmele çekeriz.
Besmele “Bismillahi’r-Rahmâni’r-Rahim” demektir ve “Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın ismiyle…” mânâsına gelir.
Besmele ile söze ve işe başlamak, Kur’ân ve Sünnet’in bize öğrettiği en önemli esaslardandır. Kur’ân’ı açtığında karşına çıkacak olan ilk cümle besmeledir ve Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem de işlerinde mutlaka besmele çekerdi. Hatta Peygamberimiz, besmelesiz işlerin bereketsiz olacağını ve tamâm olmayacağını bizlere şöyle buyurarak haber vermiştir:
“Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın ismiyle başlamayan her önemli işin sonu kesiktir.” [Suyûtî (Câmiu’s-Sağîr: 6284)]
Besmele, yapılan işe karşı Allâh Subhânehu ve Teâlâ’dan yardım istemektir. O işin başarılmasını ve sonunun hayırlı olmasını Allâh’tan istemektir. O işten doğabilecek zararlardan da Allâh’a sığınmaktır.
Bu nedenle yavrum! Her işine besmele ile başla! Besmelesiz işlerden yani Allâh’ın izin vermediği şeylerden; haram ve günahlardan olabildiğince sakın! Böyle yaparsan yardımcın Allâh olur ve sen, kınananlardan olmazsın.
***
“Rahmân ve Rahîm olan Allâh’a hamd ile başlarız,”
Ey güzel yavrum! Müslümanlar olarak bizler, besmeleden sonra her önemli sözümüze ve işimize Allâh’a hamd ile başlarız.
Allâh, bizleri yaratan, yaşatan, rızıklandıran ve tek hak ilâh olarak kabul ettiğimiz Rabbimizin en büyük ismidir. Bu isim O’na özeldir ve ilk insândan son insâna kadar Rabbimize Allâh ismiyle kulluk edilmiştir.
Rahmân ve Rahîm, Allâh’ın güzel isimlerindendir. Allâh’u Teâlâ’nın kullarına karşı çok merhametli ve çok şefkatli olduğunu ifâde eden iki isimdir. Rahmân ismini kullara vermek haramdır. Çünkü bu ismin içeriğinde “gerçek nimet veren ve rahmette ulaşılmaz olan” mânâsı vardır.
Hamd, Allâh’ı zâtından dolayı; yüceliği ve büyüklüğü, kullarına karşı lütufkârları ve iyiliği sebebiyle övmektir. Müslüman da Allâh’ı her dâim öven kimsedir. Çünkü görmek ve konuşmak, akletmek ve dokunmak, çeşit-çeşit rızıklardan beslenmek, koşmak ve gülmek yani bize dâir her ne varsa onları veren Allâh’tır. Bu sebeble de O, her hal üzere övülmeyi hak edendir. Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem bizleri hamd etmeye teşvik etmiş ve hamdsız yapılan işlerin istenilen neticeye ulaşmayacağını şöyle buyurarak bildirmiştir:
“Allâh’a hamd ile başlamayan her önemli işin sonu kesiktir.” [İbn Mâce (1894)]
Bu nedenle yavrum! Her hal üzere Allâh’a hamd et! Asla isyân edenlerden ve nankörlerden olma! Unutma ki şeytan isyân edenlerin ve nankörlerin ilkidir. Allâh, seni hamd etmeye muvaffak kılsın ve nankör olmaktan da korusun.
***
“İşlerin tümünde sadece Allâh’ın rızâsını ararız,”
Ey güzel yavrum! Müslümanlar olarak bizler, yaptığımız ve yapacağımız tüm işlerde Allâh’ın rızâsını ararız. O’nun bizden hoşnut olmasını ve bizi sevmesini isteriz. Allâh Subhânehu ve Teâlâ bizden hoşnut olup, bizi sevdikten sonra artık bizim için hayır kapıları açılmış demektir.
En büyük amaç ve yüce gaye, Allâh’ın rızâsını kazanmaktır. Namaz ve kurban, cihâd ve hac ve diğer tüm ibâdetler ancak Allâh’ın rızâsını kazanmak içindir. Bu da en başta ihlâs ile mümkündür. İhlâs, kulun yaptığı işlerde sadece Allâh’ın hoşnutluğunu ve sevgisini kazanmak istemesidir. İhlâsın zıddı ise riyadır. Riyâ, Allâh’tan başkalarının da hoşnutluğunu ve sevgisini, övgüsünü ve mükâfatını kazanmayı istemektir. Riyâ ile yapılan işler Allâh katında kabul edilmez, değer görmez ve onlara mükâfat da verilmez. Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Amellerinizde Allâh’ın rızâsını gözetin. Çünkü Allâh kendisi için yapılan amellerden başkasını kabul etmez.” [Dârekutnî (133)]
Bu nedenle yavrum! Yaptığın amelleri sadece Allâh rızâsı için yap! İhlâslı olmaya çalış ve yalnızca Allâh’ın hoşnutluğu ve sevgisi için amel yap! Böyle yaparsan yaptığın ibâdetleri Allâh kabul eder ve seni sever, senden râzı olur. Allâh bir kuldan râzı olup severse, melekler ve insânlar da o kulu severler. Böylelikle her türlü kazanmış olursun. Allâh seni ihlâslı kullarından kılsın, dünyâ ve âhiret kazananlardan olursun inşallâh.
***
“Salât ve selâm Peygamberimize ve onun âlinedir,
Ashâbına, sonra da Cennet ehli mü’minleredir,”
Ey güzel yavrum! Müslümanlar olarak bizler, Peygamberimize, onun âline, ashâbına ve tüm mü’minlere salât ve selâm ederiz. Salât ve selâm, onlar için hayır duâ demektir. Onlar için Allâh katında derece ve esenlik dilemektir. Günahlarının bağışlanmasını ve Cennet nimetlerine kavuşmalarını istemektir.
Peygamberimiz, bildiğin üzere Muhammed b. Abdullâh sallallâhu aleyhi ve sellem’dir. Peygamberimize salât ve selâm ile ilgili olarak Kur’ân’da şöyle buyurulmaktadır:
“Allâh ve melekleri şüphesiz Peygambere salât ederler. Ey îmân edeler, (o halde) siz de ona salât edin ve tâm bir teslimiyetle selâm verin.” [Ahzâb: 33/56]
Allâh’u Teâlâ’nın salât etmesi, rahmet etmesi; meleklerin salât etmesi, şanının yüceltilmesini dilemeleri; mü’minlerin salât etmesi ise, duâ etmeleri anlamını ifâde eder. En kısa, salât şekli, “Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammed (Allâh’ım, efendimiz Muhammed’in şanını yücelt!)” cümlesidir. “Esselâmu aleyke yâ Rasûlallâh (Ey Allâh’ın Rasûlü! Sana selâm olsun!)” cümlesi de en kısa selâm şeklidir. Peygamberimizden salât ve selâmın fazileti ile ilgili pek çok hadîs rivâyet edilmiştir. Onlardan birinde şöyle buyrulmuştur:
“Kim bana bir defa salât-u selam getirirse Allah ona on defa rahmet eder.” [Müslim (384)]
Ashâb, Peygamberimiz zamanında yaşayan ve ona îmân ederek vefât eden kimselerdir. Ebû Bekir, Ömer, Osmân ve Âli -Allâh onlardan râzı olsun- bunların en büyükleridir. Biz, tüm ashâbı severiz.
Mü’minler ise, Allâh’ı birleyen ve O’na îmân üzere kavuşan tüm Müslümanlardır. Tüm Müslümanları sevmek ve onlar için Allâh’a duâ etmek kardeşlik ahlakından olup, Allâh’ın sevdiği işlerdendir.
Bu nedenle yavrum! Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâm’a çokça salât ve selâm getir. Onun ismi her anıldığında salât ve selâm getirmekten; “sallallâhu aleyhi ve sellem” demekten geri durma! Ashâbın tümünü sev ve onlar için duâ et! Onlar hakkında güzel sözden başka bir şey dilinden asla dökülmesin. Mü’minleri sev ve kendine duâ ederken onları sakın unutma! Eğer ki böyle yaparsan Allâh seni sever, sen onlar için hayır duâ ettikçe meleklerde aynı duâyı senin için ederler ve Allâh meleklerin duâsını geri çevirmez.
Minhâc Dergisi 1. Sayı | Nisan 2022 | Kaan Sâlih